Hamilelikte diyabet ve böbrek yıpranmasıyla gelen en zorlu hikaye: Deniz Ağca’nın nakil süreci ve umut dolu tedavi yolculuğu.
Deniz Ağca, 42 yaşında iki çocuk annesi ve otuzlu yaşlardan bu yana diyabetle mücadele eden bir hasta. Hamilelik sırasında başlayan sağlık sorunları, yıllar içinde hipertansiyon, görme problemleri ve kilo yönetimiyle devam etti. Tüp mide ameliyatı sonrası yaklaşık 30 kilo veren Ağca, diyabetini kontrol altına almasına rağmen tamamen iyileşemedi ve zamanla böbrekleri işlevini yitirdi.
İlk başlarda hiçbir belirti hissetmediğini söyleyen Ağca, tansiyonu yükseldiğinde şaşkınlık yaşadı: “Eve gidip ölçtüğümde 19 çıktı; hiçbir ağrım yoktu, kendimi iyi hissediyordum.” Doktorlar, böbreklerinin artık çalışmadığını ve nakil gerektiğini belirtti. Bu süreçte nefroloji uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı ve Doç. Dr. Veysel Umman ile yolculuk başladı. Yaklaşık iki ay boyunca haftada üç gün, dört saat süren diyaliz tedavisine ihtiyaç duydu.
Deniz Ağca’nın yaşamında köklü bir değişimin kapısını aralayan an, nakille birleşen umut oldu. Aile içinde benzer bir bağış fikri doğdu ve eşinin kararı, hayatını dönüştürdü. Eşi İsmail Ağca, önce içsel çekincelerini anlattıktan sonra, tıpsel işlemler sonucunda uygunluk belgesiyle bağış için adım attı: “İşim etkilenmeyecek mi diye endişeleniyordum; doktorlar bu konuda güven verdi.”
Hastaların tedavi yolculuğu, multidisipliner bir ekip tarafından sürdürülüyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Veysel Umman, operasyonun ayrıntılarını şu sözlerle özetliyor: güvenli bir uyum süreci, alıcı ve verici için uygunluk testleri ve yaklaşık 5-6 saatlik bir operasyonla nakil tamamlandı. Yaşanan zorluklar, iki önemli faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Hastanın durumunun kötüleşmesi ve diyaliz gerekmesi, nakil için tek çözüm olarak görülmesini sağladı. Deniz Ağca ile eşinin uyum süreci, tıbbi ekip tarafından dikkatle izlenerek ilerledi. Eşinin verici olma kararı, ailenin yaşamını ve işini de etkileyebilecek bir süreçti; ancak hastanenin sağlık güvencesi ve devlet desteği bu endişeyi azalttı.
Nakil konusunda karar, konsey tarafından alındı: Nefroloji, cerrahi ve diğer branşlardan oluşan multidisipliner ekip, alıcı-verici uyumunu inceledi ve uygunluğun teyit edilmesiyle operasyon hayata geçirildi. Deneyimli ekip, böbreğin yerleştirilmesi sürecinde karşılaşılan teknik zorlukları da aşmış durumda.
Deniz Ağca’nın durumunu zorlaştıran iki ana faktör vardı: yüksek beden kitle indeksi ve böbrek damarlarının diyabet ile hipertansiyon nedeniyle zarar görmüş olması. Cerrahi ekip, damar yapısındaki plakları temizleyerek ve uygun damar alanını güvenli bir şekilde kullanarak nakli başarıyla gerçekleştirdi. Ameliyat sonrası süreç ise sorunsuz geçti ve her iki taraf da günlük yaşamlarına dönmeye başladı.
“Erken tanı, böbrek yetmezliğini önlemek için kritik öneme sahip” diyen Doç. Dr. Veysel Umman, tedavinin önemini şu sözlerle vurguluyor: Diyabet ve hipertansiyonun zamanında kontrol edilmesi, böbrek hasarını engelleyebilir; ancak hasar oluşmuşsa bile nakil, hayatı kurtarabilir.
Hastanın durumu, kilit bir örnek olarak karşımıza çıkıyor: erken müdahale ve uygun donör uyumu ile böbrek yetmezliğinin yaşam kalitesini ciddi biçimde iyileştirmek mümkün. Deniz Ağca ve eşi, bu süreçte birbirlerine destek olarak hayata tutundular ve iki kişinin yaşamını da sürdürmeye devam ediyorlar.
Bu vaka, hastalığın erken belirtilerinin farkında olmanın ve gerekli tedavilerin zamanında alınmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklar, organ hasarına yol açabileceğinden, düzenli doktor kontrollerinin önemi bir kez daha vurgulanıyor.