Hakan Fidan’ın Gazze ve bölgesel istikrar dersleri, garantörlük tartışması ve Nusaybin sorununa dair güncel analizler.

Türkiye, 2026 bütçesinin onaylandığı TBMM Genel Kurulu sırasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın değerlendirmeleriyle öne çıktı. Fidan, eleştirilere yanıt verirken dış politika kapasitesinin büyüklüğüne vurgu yaptı ve uzun açıklamaların zaman kısıtları nedeniyle mümkün olmadığını ama gerektiğinde milletvekilleriyle yüz yüze görüşmeye açık olduklarını belirtti.
Gazze konusunda Türkiye’nin garantör ülke olmadığını ancak gerekli görüldüğünde bu çerçevede sorumluluk üstlenebileceğini ifade eden Fidan, “Sorumluluk alırız.” sözleriyle yaklaşımını netleştirdi. Şarm el-Şeyh’te imzalanan irade beyanını hatırlatarak, teknik ve hukuki açıdan şu an için garantör ülke olmadığını belirtti, ancak gelecekteki olası anlaşmalar ve hukuki çerçeve bunu gerektirirse iş birliğine açık olduklarını vurguladı.
NUSAYBİN’İN AÇILMASI MUTABAKATA BAĞLI olarak dile getirdiği görüşlerinde Fidan, sınır kapılarının açılmasının 10 Mart Mutabakatı ve merkezi hükümetin mevcut konumuyla uyumlu olarak ilerlemesi gerektiğini ifade etti. “Mümkün olan en hızlı çözümler için diyalog şart.” dedi.
SETA Konferansında Suriye ve Bölgesel Dengeler adresiyle yapılan konuşmasında Fidan, İsrail’in Gazze operasyonunun yayılmaması gerektiğini ve Türkiye’nin bölgedeki güvenliğin başka ülkelerin güvensizliğine bağlı olmadığını vurguladı. Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinde kaosun yayılmasına karşı kararlı duruşunu sürdürdüğünü belirten Fidan, Diğer yandan Doha Forumu’nda görüştüğü Esat Şeybani’nin olumlu gelişmelerin sınırlı olduğuna işaret ettiğini aktardı. “Sulh yoluyla çözümler üretmek öncelikli hedefimizdir.” ifadesiyle, diyalog ve uzlaşı vurgusunu pekiştirdi. Fidan, YPG konusuna da değinerek, iki silahlı unsurun bir arada var olamayacağını ve silahlı unsurların Suriye yönetiminin emrine girmek zorunda olduğunu belirtti.