Hak-İş’in 50 yıllık yolculuğu: Emek, adalet ve Türkiye’nin geleceğine yönelik taahhütlerle güçlenen bir işçi hareketinin izinde.

Bir kez daha en içten selamlarımı iletip, duygu ve saygılarımı paylaşmak isterim. HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 50. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle sizlerle bir arada olmak büyük bir onur. Adalet mücadelesinde HAK-İŞ’e gösterdiğiniz kararlı destek için minnettarlığımı ifade ediyorum; emek hareketinin ilerlemesi için gösterdiğiniz çabaların ulusumuz için hayırlı sonuçlar doğurması dileğimdir.
Kardeşliğin ve barışın vurgulandığı bu dönemde, HAK-İŞ’in kurucu ortaklarının emeğinin ve katkısının unutulmaması gerektiğini vurguluyorum. Bu yolculukta vefat edenler için rahmet, yaşamını sürdüren dostlarımıza ise sağlık ve uzun ömürler diliyorum. Ülkenin dört bir yanındaki 850 bin dostumuzun selamlarını ve muhabbetini duyuruyor, tüm emekçileri saygıyla selamlıyorum.
Mehmet Akif’in şu dizelerini hatırlatmak isterim: “Bekâyı Hak tanıyan, sa’yi vazife bilir; Çalış! Çalış ki bekâ sâyi olursa hak edilir.” Gündelik hayatın akışı, emekçinin özverisi sayesinde sürüyor; Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda alın teriyle helal rızkını kazananlar yine emekçilerimizdir. Hükümet olarak onların emeğini en üst düzeyde desteklemeye devam edeceğiz; hangi sendika çatısı altında olursa olsun, ülkenin ve milletin yararı için çalışan işçilerimizi saygıyla selamlıyorum.
“ALIN TERİ İDEOLOJİYE İPOTEK EDİLEMEZ” Bu sözlerle altını çiziyorum: örgütlü emek, hak mücadelesinin temelini oluşturur; ancak sendikaların varlığı işçinin ve emekçinin varlığıyla doğru orantılıdır. İşçi ile işveren arasındaki ilişki, yalnızca ekonomik çıkarlar üzerinden değil, adalet ve hak temelli bir bakışla kurulduğunda anlam kazanır. Kökeni dışarıdaki ideolojilere dayanan çatışmaları reddediyoruz; emek mücadelesi üstünde hiçbir ideoloji etkisi olmamalı, çünkü alın teri kutsaldır ve kimsenin ipoteği değildir.
İşçi ve işveren arasındaki denge, hak temelli bir yaklaşım ile mümkün olur. Burada asıl odak noktası, adalet, özgürlük ve emeğin korunmasıdır. Hak-İş olarak, işçiye gerçek hizmeti amaç edinen bir duruşla ilerleyecek, Türk işçisinin çıkarlarını tüm topluma fayda sağlayacak şekilde savunacağız.
“KÖKÜ DIŞARDA İDEOLOJİK YAKLAŞIMI REDDEDİYORUZ” Yarım asır boyunca sürdürülen mücadelede, hak mücadelesinin milli ve manevi değerlere bağlı kaldığını görmek sevindirici. Hak-İş, yabancı ideolojilere veya içerdeki kimlikleri kullanarak emekçilere yönelmeye çalışan bestelediği tecrübelere karşı durmuştur. Bu çerçevede, işçi-işveren ilişkisinde gerçek temsilcinin emekçiler olduğuna inanıyoruz; konfederasyon olarak onların yanında olmaya devam edeceğiz. Bu yolculukta karşılaşılan tehditler, milletin iradesine yönelik girişimler, hep birlikte mücadele ederek aştık.
“KURULAN TUZAKLARI BOŞA ÇIKARDIK” Yarım asır boyunca verilen mücadelede, darbe ve zorbalığa karşı dayanışmamızla yol aldık. 12 Eylül’ün baskılarını, 28 Şubat’ın müdahalelerini, Gezi olaylarını ve diğer meydan okumalarını el ele vererek geride bıraktık. Türkiye’nin demokratik iradesine yönelik tehditlerin hepsi, hep birlikte boşa çıkarıldı. Hak-İş’in 50 yıllık serüveni, emek hareketinin milli çıkarlarla uyum içinde nasıl güçlendiğini gösteren bir başarı öyküsüdür.
“HAKKANIYETTEN AYRILMADAN ÇALIŞMA HAYATINDA ADALETİ SAĞLAMA GİBİ BİR MESULİYETİ TAŞIYORUZ” Uluslararası alanda temsiliyetlerimizle ülkenin çıkarlarını en iyi şekilde yansıttığımızı biliyoruz. Ancak günümüzde emek sömürüsünün küresel ölçekte artması, bu çabaları daha da büyütmemizi zorunlu kılıyor. Emekçilerimizin can güvenliği için iş sağlığı ve güvenliği konularında da daha fazla mesafe kat etmeliyiz. Türkiye’nin Ahilik kültürü ve köklü üretim tecrübeleriyle uyumlu programlar geliştirerek hak ve adalet merkezli çözümleri güçlendireceğiz. Bu süreçte, deprem sonrası büyük mali yükleri karşılamaya da odaklandık; gelecekte daha fazla konut ve altyapı projeleri ile milletimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
“KAMUDA ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİLER YİNE BİZİM DÖNEMİMİZDE KADROYA GEÇTİ” Taşeron işçisi olarak çalışan kardeşlerimizin kadroya geçişini sağladığımız dönemler, çalışanlar için dönüm noktalarıdır. Konut yardımları ve sosyal güvenlikte gidilen iyileştirmelerle sosyal haklar güçlendirilmiş, sağlık hizmetlerinden kapsamlı şekilde istifade edilmesi mümkün kılınmıştır. Ayrıca, 1 Mayıs’ın yasalar çerçevesinde bir kutlama olarak yürütülmesi, işçi ve emekçilere yönelik açık çatışmaların sona ermesi adına önemli bir adımdır.
“TEK HANELİ ENFLASYON HEDEFİ İÇİN ÖNÜMÜZDE YOL VAR” Türkiye’nin son 23 yılda elde ettiği istikrarlı büyüme ve güven ortamı, ekonomik hedeflere ulaşmamız için temel zemin oluşturdu. Mevcut göstergeler ışığında enflasyon hedefleri doğrultusunda ilerliyoruz ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli irade ve kararlılık bizde mevcut. Milli bağımsızlık ve üretkenlik odaklı yatırımlarla, önümüzdeki dönemde daha güçlü ekonomiye doğru adımlar atacıyız.
Sonuç olarak, konfederasyonumuzın 50. yıl dönümünü milletimizin refahı ve emekçinin menfaati için atılan adımların bir yansıması olarak görüyorum. Bu kutlu yolculuğu birlikte sürdürmeye devam edeceğiz; bütün işçi kardeşlerimize sevgi ve saygılarımı iletiyor, teşekkürlerimi sunuyorum. Sağlığınız, huzurunuz ve güvenliğiniz için yanınızda olmaya devam edeceğiz.