Türkiye-Pakistan dostluğu ve savunma sanayindeki yeni ufuklar: gurur dolu anlar, güçlü işbirliği ve ortak başarılar için bir yol haritası.

Deniz kuvvetlerimizin değerli mensupları ve Pakistan heyetinin kıymetli temsilcileri, savunma sektörümüzün kıymetli dostları, sizleri en içten selamlarım. İstanbul’da, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda bugün özel bir program vesilesiyle bir araya geldik. Platformlarımıza katılan misafirlerimize hoş geldiniz dileklerimi iletir, bayrağımızın altından geçen her damla emek için teşekkür ederim ve minnettarlığımı ifade ederim.
BUGÜN TÜRK TERSANECİLİĞİ VE DONANMASI AÇISINDAN BİR GURUR ANINA ŞAHİTLİK EDİYORUZ mehabetiyle, İstanbul Tersane Komutanlığı’nın işçi ve mühendis kadrolarını yürekten tebrik ediyor, bu gururu paylaşmaktan onur duyduğumu belirtiyorum. Pakistan Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda 2018 yılında dört adet MİLGEM inşa sözleşmesini imzaladık; ilk gemi PNS Babür’ü 24 Mayıs 2024’te teslim ettik. Bugün, tüm test ve tecrübe süreçlerini başarıyla tamamlayan PNS Hayber’in teslimini gerçekleştiriyoruz. Projenin üçüncü ve dördüncü gemileri Karaci Tersanesi’nde inşa halinde. Bu gemiler, teknolojinin en ileri boyutlarını taşıyarak dost Pakistan’a hayırlı ve uğurlu olsun dileklerimi sunuyorum.
Türk-Pakistan dostluğu, kökleri ortak tarihimizin derinliklerinde yer alan bir bağdır ve Allah’ın izniyle yüzyıllar boyunca güçlenerek sürüp gidecektir. Bugün denize uğurladığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar, alın terinin, zekanın ve adanmışlığın somut göstergeleridir. TCG Hızır Reis Denizaltısı artık hizmette; bununla birlikte, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159 da operasyonel kapasitesini artıracaktır. ULAQ insansız deniz aracı ise dijital dönüşümün ve yapay zekâyı kullanan otonom sistemlerin simgesi olarak geleceğin saha şartlarına yön verecektir.
ULAQ SİDA ve marin motorlarındaki yüksek yerli üretim oranı, milli kabiliyetlerimizin somut kanıtlarıdır. Koçhisar karakol gemisi ise Mavi Vatan’daki haklarımızı simgeleyen bir caydırıcılık unsuru olarak önümüzdeki dönemde hizmete alınacaktır. Seferihisar açık deniz karakol gemisiyle bu hattın görünürlüğünü güçlendireceğiz.
Konuşmamızın odak noktalarından biri olan savunma sanayinin ekosistemini büyütme hedefimizdir. Projelerimizi, önce millet ve devlet ilkesiyle uyum içinde yürütüyor; koordinasyonla insan kaynağı, teknoloji ve üretim kapasitesini güçlendiriyoruz. Havada güç, denizde etkinlik ve karada caydırıcılık dengesiyle güvenli bir gelecek inşa ediyoruz. Küresel arenada savunma ihracatında ilk 11 ülkeden biri olarak konumumuzu koruyor; geçtiğimiz 11 ayda ihracatımızı yüzde 30 artırarak 7,445 milyar dolara ulaştırdık. Kasım ayı ihracatımız da önceki döneme göre artış gösterdi ve son rakamlar 8,6 milyar doları aşıyor.
İleriye dönük hedeflerimiz; 2028 itibarıyla savunma ve havacılık ihracatında dünyanın ilk ona girmek gibi iddialı bir hedefi içeriyor. Türkiye’nin kendi savaş gemisini tasarlayıp denize indirme kapasitesine sahip olması, uluslararası arenadaki konumumuzu güçlendiriyor. Savunma sanayi hareketliliğini kamu-özel iş birliğiyle sürdürerek, yerli ve milli çözümlerle güvenlik altyapımızı pekiştiriyoruz.
Gerektiğinde dost ve müttefik taleplerine yanıt veren, insansız hava ve su araçlarıyla modernizasyon sürecini hızlandıran bir ekosisteme sahibiz. Kızılelma gibi atılımlarla havacılık alanında dünya genelinde rekabet gücümüzü artırıyor, TB3 ve Anadolu gibi proje adımları ise deniz kuvvetlerimizi güçlendiriyor. Tüm bu çabalar, hem kendi güvenliğimiz için hem de dostlarımızın güvenliğini desteklemek içindir.
Son olarak, savunma sanayimizin gelişmesi için yürütülen çalışmalarda emeği geçen herkese teşekkür ederim. Moralimizi bozmak isteyenlere karşı irademizi koruyor, cesaretimizi her daim canlı tutuyoruz. Elde ettiğimiz başarılar, milli birliğimiz ve ülke menfaatleriyle ilerliyor; birlikte daha güçlü yarınlara yürüyüşümüz sürüyor.