Güllü’nün Düşüşü: Alkol-İlaç Etkileşimi ve Parke Vakumunun Büyük Şüpheleri

Arabesk müziğin sevilen ismi Güllü, 26 Eylül saat 01.30 sularında Yalova Çınarcık’taki evinin penceresinden düştü ve hayatını kaybetti. Olay sonrası ortaya atılan pek çok iddia ve senaryo, meraklılarını bir arayüze sürükledi. Adli tıp raporunda kanında 3.53 promil alkol bulunduğu ve düşük dozda reçeteli anksiyete ilacı ile mide koruyucu kullanıldığı belirtilmişti. Ailenin avukatı Rahmi Çelik, kanıtların merhumenin yüksek alkol etkisi altında kazara düşmüş olabileceğini işaret etti. Ancak bu bulgular, pek çok sorunun yanıtını hâlâ saklı tutuyor.

Pencerenin bulunduğu odanın zemini parke ile kaplıydı ve pencere kenarı çeşitli kutu ve malzemelerle doluydu. Duvara monteli bir kablo da yerinden çıkmış haldeydi. Düşüş anını kaydeden kamera yoktu; son 3 dakika içeriye ait kayıtlar ise ipuçları içeriyordu. Videodaki 10’a yakın parmak şıklatma sesi, Roman havası ve birkaç güç kaydırma hareketi, olayın nasıl gerçekleştiğine dair olasılı ipuçları sunuyor. Ancak gün yüzüne çıkmayanlar, Güllü’nün ne durumda olduğu ve hangi adımları attığıyla ilgili soruları sürdürdü.

Milliyet.com.tr’ye konuşan Dr. Mehmet Görgülü, Genel Cerrahi ve Adli Bilimler uzmanı olarak Güllü’nün başına gelebilecekleri ve alkol-ilaç etkileşimini yorumladı. Şarkıcının düştüğü pencerenin konumunu ve iç mekandaki düzeni, bir an için normal kuralların dışına çıkmış gibi gösteriyordu. Şarkıcının kıyafetiyle ilgili çelişkiler vardı: bazı haberler beyaz üst giyimde olduğunu öne sürerken, olay yerindeki görüntülerde üzerinde farklı parçalar görüldü. Dr. Görgülü, bu ayrıntının üzerinde durulması gerektiğini belirtti ve olay yerindeki kırıntıların analizine vurgu yaptı.

“Pencereden düşerken adımların ritmiyle beraber hareketler’in hızlandığına dair ipuçları var,” diyen Görgülü, olay yerindeki her ayrıntının tek tek incelenmesi gerektiğini belirtti. Pencerenin önünde bozulmamış dolaplar, ayakkabı kutuları ve makyaj malzemeleri dışında herhangi bir bozulma izi yoktu. Bu tablo, bir itme ya da dış etkiden çok, kişinin kendi hareketlerinden kaynaklanan bir düşüş ihtimalini düşündürüyor. Hava durumu ise o gece Çınarcık’ta 11 dereceydi ve bu da pencerenin açık kalmasının nedenlerinden biri olarak değerlendirildi.

Güllü’nün belindeki platinlerle ilgili düşünceler de tartışıldı. Platinlerin hareket kabiliyetini kısıtlayabileceği öne sürüldü; ancak Görgülü, bu durumun tek başına olayın oluşumunu açıklayamayacağını söyledi. Ayrıca alkol ve reçeteli ilaçların birleşiminin, kişinin denge ve koordinasyonunu daha da bozduğu vurgulandı. 3.53 promil alkol, normal sınırın çok üzerindedir ve bu, vücuda etkisini ciddi şekilde artırır. İlaçların etkisiyle birleşince, hareketlerin kontrolü daha da zorlaşabilir.

Parke tercihi ve yer çekimi etkileri konusuna değinildiğinde, yerden yükseklik standardı olan 90 cm’nin, Güllü’nün evinde uygulanmaması olgusu öne çıktı. Pencerenin yerden yüksekliğinin maksimum 70 cm’lik bir değer olması, düşme sırasında denge kaybını kolaylaştırabilir ve laminant parke yüzeyi ile kayganlık riski artabilir. Dr. Görgülü, ıslak ayakla parke üzerinde vakum etkisinin oluşabileceğini, bu durumun düşmeyi tetikleyen başlıca mekanizmalardan biri olabileceğini söyledi. Bu çerçevede, olayın nasıl geliştiğine dair net bir kanıt alanı oluşmuyor; çünkü çevrede dağınık bir karışımla rastgele şekilde bırakılmış eşyalar veya itme izi gibi belirgin bozulmalar saptanmamıştı.

Alkol-ilaç etkileşimi başlığı altında Görgülü, Güllü’nün kanındaki yüksek alkol düzeyinin ve muhtemelen uyutucu etkisi olan ilacın, denge ve hareket kontrolünü zayıflattığını vurguladı. Monroe’nun benzer bir geçmişten örnek veren uzman, Güllü’nün durumunun, ilaçlarla alkolün etkileşimine bağlı olarak daha da tehlikeli bir hal alabileceğini belirtti. Kan analizi sonuçlarıysa, Güllü’nün normallerin çok üzerinde bir etki altında olduğunu gösterdi. Bu durum, olayın bir kazadan öte, alınan riskli kararlar zinciriyle tetiklenen bir sonuç olup olmadığını tartışmaya açıyor.