Güçlü işbirliği ve yenilikçi savunma sanayi çözümleriyle bölgesel güvenlikte yeni bir dönemi keşfedin.
Bugün, İsrail’in Gazze’ye yönelik ağır saldırılarının bölgesel istikrar için oluşturduğu tehditlere karşı ortak bir duruş sergilemenin önemini vurguluyoruz. Mağdur olan Filistinli ve Katarlı kardeşlerimizin acılarını paylaşıyor, şehitler için Allah’tan rahmet ve yaralılar için acil şifa niyazında bulunuyoruz. “SON SALDIRI, HAYDUTLUĞUN UYANIK DOĞASINI AŞAĞIYA ÇEKMİŞTİR” ifadesiyle bu sürecin artık yeni bir döneme işaret ettiğini kaydediyoruz. 7 Ekim 2023’ten beri yaşanan insanlık dramının izleri, bölgedeki son zirvelerde ortak kararlara ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha gösteriyor.
“KARŞIMIZDA KAN KAYNAKLI TERÖR ZİHNİYETİ VAR” şeklinde tanımladığımız tehdit karşısında, İslam aleminden Katar’a destek mesajlarının pekişmesi, dünyaya bu konudaki düşüncelerimizi net bir şekilde aktarma çabamızın bir parçasıdır. Bugün alınacak kararlar, zulme karşı duruşumuzu dünya çapında somut bir şekilde hayata geçirme irademizi pekiştirmelidir. Kardeş ülke Katar’ın yönetimi Temim azim ve bilgelikle yoluna devam ederken, Türkiye olarak dost ve müttefik yaklaşımımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Netanyahu’nun bölgedeki hedeflerinin, Filistin’deki katliamı sürdürmek ve bölgede istikrarsızlığı sürekli kılmak olduğuna dair kanaatimiz değişmezdir. Karşımızda, akıldan beslenen ve kanla var olan bir terör anlayışı ile bu anlayışın meşrulaştırıldığı bir devlet yapısı bulunmaktadır. Uluslararası hukuk ve kurallara aykırı hareket eden bu zihniyet, suçlarının cezasız kalmasıyla ayakta durmayı sürdürüyor.
“SAVUNMA ALANINDAKİ TECRÜBEMİZİ PAYLAŞMAYA HAZIRIZ” başlığıyla vurguladığımız gibi, yakın gelecekte bazı aktörlerin kısa vadeli durumu boğucu bir hal alacak biçimde hareket edeceğini öngörüyoruz. Bu süreci değiştirmenin anahtarı, caydırıcı bir savunma sanayi ve kalkınma kapasitesine sahip olmak ve bu alanlarda işbirliğini derinleştirmekten geçiyor. Tecrübelerimiz, ortak adımların bölgesel güvenliği güçlendireceğini gösteriyor. Önümüzdeki 10 yıl için bu konularda hızlı ve organize bir dayanışmayı hayata geçirmemiz gerekiyor.
İsrail ile olan ticari ilişkileri durdurduğumuz bir süreçte, yıllık yaklaşık 9,5 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmini gözden geçirdik. Uluslararası Adalet Divanı tarafından açılan soykırım davası ve bölgesel güvenliği destekleyen yaklaşımımızla birlikte, adil ve kapsayıcı çözümler için baskıyı artırmayı sürdürüyoruz. Bölgenin güvenliğini sağlamak amacıyla atılacak somut adımların ve mekanizmaların, İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında şekillendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
1967 sınırları temelinde ve Doğu Kudüs başkenti olan bağımsız Filistin devletinin yeniden kurulması hedefiyle mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Bu kutlu davada ne tehciri ne de bölünmüşlüğü kabul edemeyiz. Zirve kararlarının İsrail tehdidine karşı etkili adımları hayata geçirmesi, toplantının sonuçlarının dikkatle uygulanmasıyla mümkün olacaktır.