Gizemli ışığın altında Büyük Mısır Müzesi’ni keşfedin; GEM’in kapılarından daha fazlasını deneyimleyin. Büyüleyici tarih ve modern sergilerle dolu bir yolculuk.

Başkent Kahire’nin kalbinde yükselen Büyük Mısır Müzesi (GEM), toplam alanıyla dünyanın en büyük arkeoloji komplekslerinden biri olarak dikkat çekiyor. 1 Kasım’da gerçekleşen görkemli açılış, antik dünyanın son harikasını modern bir anlatımla ziyaretçilere sunuyor. 500 bin metrekarelik dev alanı ve piramitler hüdudundaki konumu, GEM’i yalnızca bir müze olmaktan çıkarıp ziyaretçilerini büyüleyen bir deneyime dönüştürüyor.
Giriş bölümünde yer alan dev Ramses heykeli, ziyaretçileri karşılayan ilk simge olarak öne çıkıyor. II. Ramses’in 83 tonluk heykeliyle kapıda ipuçları veren müze, içeride 3 bin 200 yıllık bir döneme ışık tutan bir dünyayı kuruyor. Gem’in koleksiyonunda 50 binden fazla eser bulunuyor; tarih öncesinden Mısır firavun medeniyetine, Antik Yunan ve Roma dönemlerine uzanan objeler, papirüsler ve mumyalarla antik Mısır’ın büyüsü yeniden canlanıyor. Ayrıca Kraliçe Hetheperes’in koleksiyonu ve Khufu’nun gemisi de müzenin öne çıkan parçaları arasında yer alıyor. Çocuklar için tasarlanan özel bir müze alanı da beş bin metrekarelik bir bölüm olarak hizmet veriyor.
Louvre’un tahtına aday olarak nitelendirilen GEM, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere kapılarını açıyor. Açılışdan bu yana yoğun ilgi gören müze, turizm paketlerinde de büyük hareketlilik yaratıyor ve acentelerin ilgi odağı haline geliyor. 79 ülkeden resmi heyetler ile 39 ülkeden krallar, prensler, devlet ve hükümet başkanları katılımıyla açılan GEM, kısa sürede dünya kültür sahnesinde hatırı sayılır bir yer edindi.
Toplam maliyeti yaklaşık 1 milyar dolar olan proje, 800 milyon dolarlık kredinin Japonya’dan sağlanması ve kalan kısmın Mısır hükümeti, bağışlar ve ortaklıklar aracılığıyla finanse edilmesiyle hayata geçti. Tasarımı piramitlerin doruklarından yansıyan güneş ışınlarını çağrıştıran üçgen bir mimariyle inşa edilen GEM, havadan bakıldığında dördüncü piramit izlenimi veriyor. Şu anda Batı’ya dağılmış olan “Rosetta Taşı”, “Zodyak” ve “Nefertiti Büstü” gibi başlıca eserlerin dönüştüğü ana yurt olma hedefiyle ilerliyor.
Müzenin kalbinde Tutankhamun bölümünün özel önemi ise dikkatleri üzerine çekiyor. Kayıp mezarın efsanevi keşfi Howard Carter tarafından 1922’de gerçekleştirildi ve şimdi 7 bin 500 metrekarelik bir alanda Tutankhamun’a adanmış özel bir alan ziyaretçileri karşılıyor. Beş bin eserin bu bölümde bir araya geldiği görülebiliyor; cam kaplı sergiler önünde izdihamlar oluşuyor ve ziyaretçiler için her bir büstün önünde anlık görüntülerin paylaşılması adeta bir anı defteri oluşturuyor. Bu bölüm, kısa sürede galerinin en yoğun noktası haline geliyor ve “Yeni Mona Lisa” olarak nitelendirilen Tutankhamun’un gün yüzüne çıkartıldığı anlar, ziyaretçilerin dilinde sıkça konuşulan anlar arasına giriyor.