Giriş ve çağrı: Gazze, KKTC ve aile değerlerini uluslararası çabalarla yeniden yorumlayan kapsamlı bir inceleme.
Türkiye Yazarlar Birliği’nin yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu’nda dillendirdiği vizyonlar, memnuniyet ve derin sorumluluk duygusuyla karşılandığına dikkat çekildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması, Suriye’de barış ve bütünlüğün korunması, ailenin savunulması ve Gazze’deki insani krizin durdurulması ile Filistin devletinin tam üyeliği yönündeki çağrıların sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğu ifade edildi.
Açıklamada, Birleşmiş Milletler’in kuruluş ilkelerine vurgu yapılarak, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasınınbugün Gazze’de yaşanan olaylarla ne denli ağır bir ihmal ve ihlalle yüzleştiğini gösterdiği dile getirildi. Erdoğan’ın altını çizdiği görüşler doğrultusunda Gazze’de 65 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği, bunların 20 binden fazlasının çocuk olduğu kayıtlara geçti. İnsanlık adına büyük bir trajediyi gösteren bu süreçte, hayvanlar, ağaçlar ve su kaynaklarını da hedef alan saldırıların hayata düşmanlık olduğunu net biçimde ortaya koyduğu belirtildi. Acil bir ateşkes ve insani yardım akışının engellenmeden yürütülmesi, bölgeye güçlerin çekilmesi insanlığın ortak görevi olarak ifade edildi.
Açıklamada, Erdoğan’ın KKTC ve Doğu Akdeniz’e ilişkin sözlerine işaret edilerek, Kıbrıs Adası’nda iki devlet ve iki halk bulunduğu vurgusu tekrarlanırken, Kıbrıs Türkleri’nin azınlık statüsünü kabul etmediği ve eşit haklara sahip bir topluluk olarak varlığını sürdüreceği belirtildi. Uluslararası toplumun KKTC’yi tanıması ve ilişkileri geliştirmesi için atacağı her adım, bölgesel barışa değerli bir katkı olarak nitelendi. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin dışlandığı projelerin başarı şansının olmadığının altı çizildi; Doğu Akdeniz Konferansı gibi girişimlerin, ortak zeminde çözüm arayışlarını ilerleteceği ifade edildi.
İfade edilen bir diğer vurgu ise aile kurumunun saldırılara karşı savunulması gerektiği inancının, insanlığın özüne ve geleceğine sahip çıkmanın bir ifadesi olduğu yönündeydi. Aileyi korumanın, bir medeniyet görevi olduğuna dair inanç da tekrarlandı.
Gazze’deki barbarlığa karşı sessizliğin aslında ortak bir sorumluluk olduğuna işaret edilerek, Filistin halkının yanında dimdik durmanın yalnızca siyasi değil, insani ve vicdani bir yükümlülük olduğu belirtildi. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin, Birleşmiş Milletler’e tam üyelik açısından ertelenemez bir süreç olduğunun altı çizildi. Türkiye Yazarlar Birliği olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda dile getirdiği insani, ahlaki ve vicdani çağrı’ya destek verildiği ifade edilerek, tüm dünya liderlerinin bu çağrıya samimiyetle yanıt vermesi için çağrıda bulunuldu.