Sevgili genç kardeşim,
Bu satırları bir ağabeyin tecrübesi, bir dostun samimiyetiyle okuyasın isterim.
Hayat dışarıdan göründüğü kadar romantik değil.
Sosyal medyanın parıltısına, süslü sözlerin cazibesine aldanma.
Gerçek hayat; alın teri, sabır ve karakter ister.
Fakir edebiyatı yapanlardan uzak dur.
Kendine acıyan, şansa küsen, sürekli başkalarını suçlayan insanlar seni aşağı çeker.
Unutma, kimseye acımak seni büyütmez.
Yükü hafif olan değil, sorumluluk alan büyür.
Enerjini emen, sürekli şikâyet eden insanlardan uzak dur.
Onların derdi çözüm değil, dert anlatmaktır.
Sen çözüm bulmaya, yol açmaya bak.
Çünkü her zaman bahane değil, çare üreten kazanır.
Sürekli böbürlenen, kendini anlatan insanlardan da uzak dur.
Gerçek başarı sessizdir, reklama ihtiyaç duymaz.
İşini iyi yapan insan konuşmaz, üretir.
Sen gösterişin değil, derinliğin peşinde ol.
Ve bir şeyi iyi öğren:
Bir işe başlarsan, dibine kadar git.
Yarım bilginin faydası olmaz, yarım emek sonuç vermez.
Bir şeyi gerçekten öğrenmek sabır ister, tekrarlamak ister, gayret ister.
Ama sonunda seni özgürleştirir.
Sevgili kardeşim,
Dışarıda seni bekleyen hayat kolay değil.
Bazen sarsacak, bazen sınayacak, bazen de yalnız bırakacak.
Ama unutma, hiçbir yara sebepsiz açılmaz.
Her acı seni biraz daha olgunlaştırır.
Duygusallıkla değil, sorumlulukla yaşa.
Şımarıklıkla değil, dirayetle ayakta kal.
Saygı görmek istiyorsan önce karakterini sağlam tut.
Ve asla ama asla, “nasıl yapamam” diyenlerle yola çıkma.
“Nasıl yapabilirim?” diye soranlarla yürürsen, yol seni büyütür.
Unutma kardeşim:
İnsan, çevresinin ortalamasıdır.
Yanına hedefi olan, gayreti olan, direnci olan insanları al.
Pes edenlerin hikâyesi kısa olur; mücadele edenlerin adı uzun yaşar.
Son sözüm şu:
Sızlanma.
Suçlama.
Sığınma.
Yürü.
Düşersen kalk.
Kırılırsan toparlan.
Ama hiçbir zaman pes etme.
Çünkü hayat adil değildir,
ama çalışanlara cömerttir.
Sevgiyle,