DOLAR
39,6756
EURO
45,8117
ALTIN
4.294,07
BIST
9.203,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
30°C
İstanbul
30°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
27°C
Pazar Açık
26°C
Pazartesi Açık
28°C
Salı Parçalı Bulutlu
30°C

GEMİ YÜK TAŞIR!    – 2 / 6

12.06.2025 18:13 | Son Güncellenme: 12.06.2025 21:42
A+
A-

 

 

 

 

Düşünsene

bütün ömrün ekran karşısında geçiyor;

filimler, diziler, sosyal medya, haberler, oyunlar…

Zengin neden daha çok kazanmak için hareket halindedir?

Çünkü bir hayali var, bir hedefi var.

 

Mesela beyin! Sürekli kullanılan cevval bir beyin ile hiç kullanılmayan beyin aynı mı? Hiç görenle görmeyen, hiç bilenle bilmeyen, hiç karanlıkla aydınlık aynı mı? Değil! Kullanılmayan beynin kapasitesi azalır, kullanılmayan demir pas tutar; nehirde su akışı olmazsa tazeliğini, zindeliğini, temizliğini kaybeder; kullanılmayan aracın aküsü biter… Her şey hareket eder, değişir ve gelişirse taze kalır, canlı kalır, diri kalır, zinde kalır. Kainattaki büyük sistemler kendi etrafında dönerek çekim gücü oluşturur ve böylece diğer alt sistemleri harekete geçir, döndürür.

Mesela güneşin kendi etrafında dönmesi dünyanın dönmesini sağlar. İnsanlar da böyledir. İnsan ruhsal, zihinsel, duygusal ve bedensel hangi hayal ve hedefin etrafında dönüyorsa, bu döngü onda bir çekim kuvveti oluşturur ve etrafında döndüğü hayale ve hedefe dönüşür. İnsanın anı, saati, günü, haftası, ayı, yılı ve bütün ömrü neyin etrafında dönüyorsa insan odur. İnsan inandığı şeydir, inandığı kadardır. Konfor alanında kalıyorsa, artık yaşadığı inancı haline gelir, düşüncesi konfor alanı kadar olur; gönlü rahatı ister, beden kolaylığa alışır.

Düşünsene bütün ömrün ekran karşısında geçiyor; filimler, diziler, sosyal medya, haberler, oyunlar… Zengin neden daha çok kazanmak için hareket halindedir? Çünkü bir hayali var, bir hedefi var. Sahip olduğu maddi ve manevi varlığı ve yaratılışından gelen başarma arzusu, onu daha yukarıya çıkmaya, daha ileriye gitmeye, daha derine inmeye zorluyor. Çünkü bir hayali var. Düşünsene senin neyin var? Bir insanı bir sağlam inanca, değere, fikre bağlayan şey, sahip olduğu ruhsal, zihinsel, duygusal şeylerin onu heyecanlandırmasıdır, ona ilham vermesidir, onu keşfetmeye yöneltmesidir, dosdoğru bir yol üzere güçlü şevk ve iştiyak aşılamasıdır. Şevk ve iştiyak vermeyen her şey insanı soğutur, uzaklaştırır, kopartır, yalnızlaştırır, nihayetinde çürütür.

Yaratılışına uygun kendisi olmak isteyen kaliteli kişiler, emredildiği gibi sürekli okur, derin derin düşünür, mana katmalarını anlar ve yepyeni faydalı şeyler üretir. Döngü buradan devam eder. Okudukça gelişir, geliştikçe okur ve huzur veren başarıdan başarıya koşar. Her şey değişir, dönüşür; maddenin en küçük yapı taşı atom, canlının en küçük yapı taşı hücre, toplumun en küçük yapı taşı aile değişir; yenilenir, gelişir, dönüşür… Fakat vakti gelince her şey, ilk yaratıldığı şeye, aslına döner, ölür. Hiçbir şey yaratıldığı sistem dışına çıkmaz, çıkamaz, çıkarılmaz.

Mesela insan vücudundaki sinir sistemi, bilgi akışını yavaşlatsa yahut durdursa ne olur? Mesela gök cisimleri kendi ekseni veya başka bir cismin etrafındaki dönüşü yavaşlatsa yahut durdursa ne olur? Duran ve hareketsiz kalan her şey ölür, konfor öldürür. Bedenen bir ekran karşısında dinleniyormuş gibi görünüyorsa da insanın ruhu çöküyor, zihni tembelleşiyor, duyguları zehirleniyor, bedeni zayıflıyor; durgun su gibi çürüyor, demir gibi paslanıyor. Aslında ölüyorsun lakin farkında değilsin. Yaratılış ve var oluş amacından uzaklaşıyorsun, yeteneklerin ve kabiliyetlerin kullanılamadan heba oluyor, bitiyorsun, tükeniyorsun, yaşamadan ömrün bitiyor.

Oysa insan yaratılış kodlarına uygun hareket ederse içinde kendisine bahşedilmiş potansiyeli, gizli kalmış kabiliyetleri keşfeder, insanlığın hayrına kullanır. Bunun için kendini hapsettiği mağaradan çıkması gerekir, bir küçük tepeye tırmanması gerekir, sonra büyük bir tepe, daha büyük bir tepe ve nihayetinde bir dağa tırmanır. İnsan ancak konfor alanından çıkarsa en yüksek dağların zirvesine ulaşır!  Zirveye çıkınca görüşü daha genişler, daha netleşir, manzara daha güzelleşir; harika bir görüntü ki bakana büyük bir heyecan verir. Herkes bir işe ilk adımla başlar, ikinci, üçüncü ve sonra adımlar sıklaşınca zirveye çıkar. İnsan değiştikçe ve geliştikçe hayata bakışı da değişir, hayat felsefesi de değişir, aldığı haz da değişir, başarının verdiği huzur da değişir… İnsanı harekete geçiren şey sağlam bir inanç, net bir düşünce, devamlı ileriye çeken şevk ve iştiyakının bulunmasıdır. Ve bunun kadar önemli şey ise böyle bir hayat felsefesini taşıyabilen sağlam ve güçlü bir bedene sahip olunmasıdır.

Konfor alanından çıkıp çoklu görev bilincine sahip insanlar hayatta daha başarı olurlar. Onlar liderdirler, vizyon sahibidirler. Uğruna hayatını adayabileceği bir hayat amaçları vardır. Hayalleri, hedefleri, programları vardır. Hayat tüm haz ve hızıyla akarken hedefine odaklanabilmek ve hedefinde kalabilmek çoklu görev bilincinin bir neticesidir. Çoklu görev bilinci öğrenilir. Kiminde vardır, çalışır ve başarır; kiminde vardır, farkındadır fakat umursamaz; kiminde de vardır fakat farkında değildir. Kiminde de yoktur uğraşır, çabalar fakat başaramaz. Çünkü onlar konfor alanında çıkmayı hiç düşünmemişlerdir.

 

 

 

DEVAM EDİYOR…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.