DOLAR
39,2423
EURO
44,7139
ALTIN
4.175,57
BIST
9.486,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
26°C
İstanbul
26°C
Parçalı Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
28°C
Salı Parçalı Bulutlu
28°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
28°C

GEMİ YÜK TAŞIR!    – 1 / 6

 

 

Mesela beyin!

Sürekli kullanılan cevval bir beyin ile

hiç kullanılmayan beyin aynı mı?

Hiç görenle görmeyen, hiç bilenle bilmeyen,

hiç karanlıkla aydınlık aynı mı?

Değil!

 

 

İhtiyaçlar sınırlıdır, arzu ve isteklerse sınırsız. İnsanların çoğu arzu ve isteklerini ihtiyaç olarak görmeye başladığı andan itibaren, aslında sınırlı olan ihtiyaçların sınırsız ve sonsuz olduğunu zannetmeye başlıyor. Bu doğru değil, aksine bu yanlış bir bakış açısı ve sakat bir hayat felsefesidir. Oysaki fıtratına uygun dosdoğru bir yol üzere yürümesi gereken insan, arzu ve isteklerini de doğru yönetmesi gerekir. Çünkü arzu ve isteklerini yaratılışına uygun kontrol edip yönetemediğinde inançlarını, düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını bu yanlış bakış açısı kökünden değiştirir. Ve böylece insanın özü değişiyor, paralanıyor, fazla yaralanıyor ve enfeksiyona açık hale geliyor. İşte bu hastalıklardan biri de konfor alanında kalıp çürüme, eylemsiz olma, miskin oturma, günü kurtarma, başkasından bekleme, şikâyet etme vb. durumlardır.

Şu hayatta rüzgâr varsa dalgada vardır. Hayat iyi niyete ve samimiyete göre güzel iş ve davranışta bulunma üzerine kurulmuştur. Gemiye binip uzak ülkelere varmak istiyorsan yuvandan çıkıp gemi limanına kadar gitmen gerekir. Çünkü gemiler sadece konfor alanından çıkıp limana gelenlerin önünde duruyor, yolcularını alıp istedikleri yere, başka limanlara ve ülkelere götürüyor.

Bir gemi limanda her zaman güvendedir. Fakat gemi limanda kalmak için yapılmamıştır. Gemiler dalgalı denizleri aşarak yükünü hedefe ulaştırmak, yükünü boşaltıp yeni ağırlığı yükleyene kadar beklemek için inşa edilmiştir; bir de ya ikmal ya bakım veya onarım veyahut da hurda.

Gemiler, bugünkü halinizden alıp hayal ettiğiniz yere sizi götürür. Her şey hareket etmelidir, değişmelidir, gelişmelidir. Yoksa limanda çürümeye terkedilmiş gemiler gibi tembel tembel oturarak ölümü beklersin. Bu yasa muvacehesinde her kişi kendi hızında ve hizasında çalışmazsa sorunlar kaçınılmazdır. Çünkü konfor çürütür. Disiplinin fazla acıtır fakat sonunda huzur vardır, konfor fazla rahatlatır fakat sonunda fazla pişmanlık ve disipline rahmet okutan bir acı bırakır. Dün emekliyordun, bugün güçleniyorsun, yarın sınırları aşarsın! Bütün mesele konfor alanından çıkmaktır. Beklersen geleni alırsın, konfor alanından çıkıp gidersen istediğin makul ve hayırlı olan nasibindeki her şeyi alırsın.

Doğru anlaşıldığında konfor aslında nimettir de! Uykudan zinde uyanmak, uzun yürüyüşler yapmak, uzun sabah saatlerinin ardından öğlen şekerlemesi yaparak günün nihayetinde gün batımlarının tadına varmak bir nimettir. Hayata dair seçme ve kendini ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmak bir nimettir. Kendine zaman ayırabilmek, kaliteli kitaplar okuyarak derin düşüncelere dalmak ve hayata dair şeyleri kuşların ötüşlerini duya duya şiir gibi yazmak bir nimettir. Dostlarına zaman ayırmak, onlarla dünden ders alarak, gündeme ve geleceğe dair derin bir muhabbete girmek bir nimettir. Konforu nasıl tanımladığımız bu anlamda kıymetlidir.

Bir derdiniz var çünkü bir hayaliniz var. Çünkü ile devam eden bir cümleniz varsa insanlar seni dinliyorlar yahut okuyorlar, çünkü meramınızı doğru bir gerekçeye bağlıyorsunuz. Çünkü kelimesini duyanlar sonrasını dinlemiyor, okumuyorlar. Hayatta önemli bir nedenin varsa ve bunun gerekçelerini sıralayabiliyorsanız başarıyorsunuz. Konfor alanından meramınızı doğru bir gerekçeye bağladığınız çünkü sayesinde ancak çıkıyorsunuz.

Denizde yüzmeyi zamanında öğrenemeyen insanlar suya düştüğünde boğuluyor. İnsan hareket kanununa göre yaşadığında daha mutlu, daha huzurlu, daha üretken olur. Her türlü maddi ve manevi arazdan, arızadan ve tüm hastalıklardan da kurtulur. Bu doğal süreci bozanlar bir şekilde psikolojik sorunlar, ruhsal bunalımlar, manevi çöküntüler yaşar. Kendi içine çekilir, kalabalık yalnızlığa ve zifiri karanlığa gömülür. Vücut yapısı; iskelet, kas, eklem, sindirim ve diğer tüm vücut sistemleri hareket üzerine kurulmuştur. Kullanılmayan, konfor alanında kalan her sistem, her organ, her elaman zamanla zayıflamaya, büzüşmeye, bozulmaya başlar, nihayetinde hayat amacını kaybeder, ölür.

Çok konuşmak, devamlı konuşmak yerine başkalarını derin konuşturmak ve derin dinlemek, körlüğü de sağırlığı da kalpsizliği de giderir; hakikate yöneltir, odaklanmayı artırır, emin adımlarla yürütür ve başarıyı beklenenden daha erken getirir. Ve tüm bu özellikler insanı beyin çürümesinden ve kalabalık yalnızlıktan kurtarır ve hayatın merkezine çeker, özüne döndürür. Bu durumda gerekiyorsa iyileşmeyen her şeyi silin, kesin, temizleyin ve nihayetinde kendiniz için tertemiz olun.

Bunun için sakın doğru zamanı beklemeyin, o hiç gelmeyecek çünkü. Uyanır uyanmaz kelebeğe de dönüşemezsiniz. Konfor alanından çıkabilme başarısı, her gün biraz daha iyi olma kararlığındadır. İçinin telaşına şöyle söyleyin: İyileşmek zaman alıyor deyin. Hayati bir tehlikeye karşı nöbet tutan asker gibi olacaksınız; gözleriniz ve kulaklarınız açık, eller tetikte bekleyeceksiniz deyin. Duvarda ilk sahnede bir silah asılıysa, son sahnede o silah mutlaka patlar diye de ekleyin.

 

 

DEVAM EDİYOR…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.