DOLAR
42,9252
EURO
50,5824
ALTIN
6.214,59
BIST
11.236,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
6°C
Pazar Hafif Yağmurlu
8°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C

Gelecek Distopyasında İnsan ve Hafıza: Adresi Olmayan Ev ve Bir Zamanlar Gelecek’ten İzler

Gelecek distopyasında insan ve hafızanın izlerini sürün: Adresi Olmayan Ev ve Bir Zamanlar Gelecek’ten etkileyici bir zaman yolculuğu.

Gelecek Distopyasında İnsan ve Hafıza: Adresi Olmayan Ev ve Bir Zamanlar Gelecek’ten İzler
26.12.2025 07:42
A+
A-

Geleceğin karanlık kısa öykülerini hatırlatan bu yapıt, distopya temasını güncel sinemaya taşıyan kadın yönetmenlerin çalışmalarıyla güç kazanıyor. Hatice Aşkın’ın Adresi Olmayan Ev’i, Parçalanan hafıza ile otoriter düzen arasındaki gerilimi derinlemesine işliyor ve İstanbul Film Festivali Yeni Bakışlar bölümünde gösterildiği günlerden bu yana dikkat çekiyor. Yas ve adalet kavramlarının sınırları, unutulmaya karşı getirilen yasaklar aracılığıyla yeniden inşa ediliyor.

Film, açgözlülük, kibir ve şiddet gibi ahlaki erdemlerin karşısında duran bir toplumun nasıl kurulduğunu gözler önüne sererken, “unutma” yasağıyla hatıraları topluca silmeyi amaçlayan bir mekanizmayı merkezi konuma taşıyor. Genç avukat Alper’in annesi Andaç’ın ölüm haberiyle başlayan süreç, bireyin içsel çatışmaları ile toplumsal baskının birleşimini yansıtıyor. Alper, babasının baskısını kırmaya çalışırken yasa ve duygular arasında sıkışıp kalıyor; sonuç olarak mesleğinin ve insanlığın sınırlarını zorlayan bir mücadele veriyor.

Distopik evrenin estetiği bu filmde yalnızca bir fon değildir; sanat yönetmeni Atilla Çelik ve görüntü yönetmeni Feza Çaldıran’ın ortak çalışmasıyla somutlaşan atmosfer, seyirciyi karanlık bir yolculuğa davet ediyor. Baba ve oğul rolündeki Osman Sonant ile Boran Kuzum’un performansları ise karakterlerin içsel fırtınalarını izleyiciye güçlü biçimde geçiriyor. Kuzum’un duygusal dalgalanmaları, zorlayıcı ritimlerle uyum içinde yansıtılarak anlatının etkisini pekiştiriyor.

Yapıtın arkaplanı ise Aşkın’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı çalışma olmasının ötesinde, distopyanın görsel ve kurgu öğelerini yeniden şekillendirme çabasıyla öne çıkıyor. Dante’nin İlahi Komedya’sı ve Jacques-Louis David’in Marat’ın Ölümü gibi referanslar, filmdeki mekân tasarımını ve aydınlatma tekniğini derinleştirerek distopik gerçekliğin estetiğini zenginleştiriyor. Cehennem tasvirlerinden esinlenen daire formu kullanımı, karakterlerin sistem içindeki kısıtlılıklarını ve döngüselliklerini simgelerken, görsel kompozisyonun simetrisi bu kurgunun temel taşı haline geliyor.

Unutmanın cezası ve toplumsal hafızanın silinmesi üzerinden kurulan bu anlatı, bireylerin geçmişlerini bilmeden nasıl bir toplum inşa edebileceğini sorguluyor. Film, hafızanın yok edilmesinin yalnızca kişisel bir kayıp olmadığını, aynı zamanda toplumsal yapının temelini sarsan bir baskı mekanizması olduğunu vurguluyor.

Hatice Aşkın: Dante’nin İlahî Komedya’sı referans oldu derken, senaryonun ana kurgusunu bu klasik eserin ölüm ve cehennem imgeleriyle ilişkilendiriyor. Görsel ifade dilinde derin alan kullanımı ve simetri, izleyiciyi karanlık ama canlı bir atmosferle karşı karşıya getiriyor. Bu estetik yaklaşım, filmin anlatısal yoğunluğunu güçlendirirken, görsel dilin temel taşlarını oluşturan ışık-gölge ve kompozisyonun rolünü altını çiziyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.