Gazze ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yükselen bölgesel rolünü; diplomasi, güç dengesi ve stratejik dengeyle geniş çerçevede analiz eden güncel perspektif.

İsrail’in 7 Ekim 2023’te Hamas’a karşı başlattığı operasyonlar kısa sürede Gazze’de kapsamlı bir askeri harekata dönüştü. Türkiye, 15 Ekim 2023’ten itibaren bu harekâtı engellemeye yönelik diplomatik adımlar attı ve iki devletli çözüm için çabalarını sürdürdü; bölgesel hegemonya hedefini güçlendiren bir yaklaşımı öne çıkardı. Türkiye, İsrail ile ticari ilişkilerini durdurdu ve Lahey’de uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edilmesini savundu. Ayrıca Mısır’ın öncülüğündeki ateşkes çabalarında dört aktörden biri olarak masada yer aldı.
Gazze toplantısı Dün İstanbul’da, dışişleri bakanları düzeyinde Gazze konulu bir toplantı düzenlendi. Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Katar, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün bakanlarıyla bir araya gelen Türkiye, ateşkesin son gelişmelerini ve Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesini ele aldı. Türkiye’nin Filistin sorununa yönelik inisiyatifleri, Suriye’deki varlığı ve bölgesel etkisi, Doğu Akdeniz ile Batı Hint Okyanusu ve Afrika Boynuzu’ndaki gücünü pekiştirirken İsrail’in rahatsızlığına neden oldu.
Afrika rahatsızlığı İsrail ve ABD basını, Ankara’nın artan rolünü haberlerinde sıkça işledi. Israel Hayom, Türkiye’nin Afrika’da devriye gezen Deniz Kuvvetleri nedeniyle artık yalnızca Akdeniz’e odaklı olmadığını, Kızıldeniz ve Batı Hint Okyanusu’nda da etkili olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin Afrika politikasındaki askeri, diploması ve ekonomik stratejilerin bölgedeki mevcut dengeleri değiştirdiğine vurgu yapıldı. Somali’den Sudan’a, Cibuti’den Libya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye’nin söz sahibi olduğu belirtildi.
İsrail’de alarm zilleri Washington Post’ta yer alan bir analiz, Türkiye’nin artan rolünün İsrail için bir endişe kaynağı olduğunu ifade etti. Haberde, Ankara’nın Hamas ile temaslarının ateşkesin sağlanmasında kilit bir rol oynayabileceği ve Gazze’nin yeniden inşası ile güvenliğinin Türkiye’nin aktif katkısıyla mümkün olabileceği görüşüne yer verildi.
‘Türkiye’nin potansiyeli var’ Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, İsrail’in Türkiye’yi bölgede görmek istememesinin net bir nedene dayandığını belirtti: Türkiye’nin bölgesel hâkimiyet kurma ve güçlenme potansiyeli, İsrail’in bundan rahatsız olmasının temel nedeni. Elini zayıflatmak ve Türkiye’nin etkinliğini sınırlamak amacıyla, sahada kararlı adımların atılması engelleniyor. Ateşkese uyulmaması, bombardımanların sürmesi gibi pratikler bu bağlamda devam ediyor.
‘Doğu Akdeniz’de istemiyor’ Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yorumlayan uzmanlar, İsrail’in bölgedeki çıkarlarına aykırı bir tutum sergilediğini belirtiyor. Türkiye’nin hidrokarbon kaynaklarından faydalanarak enerji ihtiyacını karşılama potansiyeli, bölgedeki güç balansını değiştirme potansiyeliyle birleşiyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile koordineli hareketler ve ABD ile bazı Avrupa ülkelerinin bu yaklaşımı desteklediği görüşü de bu tabloya eşlik ediyor. Bu durum, bölgede olası bir çatışma riskinin yükseldiğini gösteriyor.