Fidan’ın Ortadoğu değerlendirmeleri: Gazze, Filistin Devleti ve bölgesel güvenlik perspektifinde güncel analiz ve gelecek öngörüleri.
İsrail’in tehditlerine karşı İslam dünyasının ve uluslararası toplumun tutumu Doha’daki olağanüstü zirvede tekrar gündeme geldi. Fidan, toplantının özellikle İsrail’in Filistin’e yönelik değil de başka bir Arap ülkesine yönelik saldırı vurgusunu pekiştirdiğini ve bölgedeki yayılmacılık konusunu uluslararası platformlarda da kayda geçirdiğini ifade etti. Liderlerin bu yeni gelişme karşısında yürüttükleri ortak diyalogdan çok, ortaya konan metne yansıyan hususların daha anlamlı olduğunu belirtti.
Filistin Devleti’nin hayata geçmesi için kararlı adımlar atılacağını vurgulayan Fidan, Gazze’deki trajedinin sürmesi ve Batı Şeria’nın ilhakına yönelik girişimlerin karşısında durmaya devam edeceklerini söyledi. İsrail’in bölgesel yayılmacılığını, bölge ülkeleriyle uluslararası toplumun ortak olarak masaya yatırması ve gerekli tedbirleri alması gerektiğini kaydetti. Bölgedeki güvenlik açısından, İsrail’in bölgesel ortaklarının siyasi ve ekonomik zayıflıklarından falan faydalanma yaklaşımını tehdit olarak gördüğünü belirtti ve karşı durulması gerektiğini ifade etti.
Fidan ayrıca Batı ülkeleri ve ABD’nin de bu dengeyi bozacak adımlarda zaman zaman rol aldığını söyledi. Bölgedeki mevcut denklemin değişmesi gerektiğini vurgulayarak, İsrail’in güvenlik kaygılarını sadece Filistin meselesiyle sınırlı tutamayacağımızı belirtti ve bölgesel barış için önceliklerin yeniden tanımlanması gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde Gazze konusunun nasıl ele alınacağına dair soruyu yanıtlarken, Erdoğan’ın diplomasi çabalarının Gazze’deki durgunluğu sonlandırmaya odaklandığını ifade etti. ABD’nin İsrail politikaları üzerinde her ne kadar etkisinin sınırlı olduğunu düşündüğünü belirtti ve gerçekçi bir değerlendirme yapmanın önemine işaret etti.
Ortak güvenliğin masaya yatırılması gerekiyor ifadesiyle, Türkiye’nin Mısır ve Suudi Arabistan ile olan ilişkilerinin güvenlik alanında derinleşmesi gerektiğini söyledi. Savunma sanayinde işbirliğinin arttırılması ve bölgesel güvenliğin ortaklaşa ele alınması gerekliliğini vurguladı. Mısır ve Suudi Arabistan’la savunma sanayi alanında süren diyalogların sürmesi gerektiğini belirtti; bölge ülkeleriyle ortak güvenlik konularının, ekonomi ve teknolojinin ötesinde masaya yatırılması gerektiğini ifade etti.
Uluslararası toplumun ortak tutumu İsrail için tehdit olarak algılanıyor değerlendirmesinde, Suriye’nin istikrarı için en büyük tehditin İsrailli operasyonlar olabileceğini söyledi. Suriye’deki istikrarsızlığın kapısını aralamanın, İsrail’in yayılmacı politikalarını tetikleyebileceğini belirtti. Bölge ülkeleri, AB, ABD, Rusya ve Çin’den oluşan küresel aktörlerin istikrar için ortak bir çaba içinde olduğuna dikkat çekti ve bu yaklaşımın net bir tutumla sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.