Fidan: SDG’den Suriyeli olmayan unsurların ayrılması ve bölgesel güvenlik mesajları üzerine derinlemesine analiz ve stratejik perspektifler.

Doha Forumu kapsamında The Guardian’a konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, PKK/YPG’nin SDG adı altında Suriyeli ordusuna entegrasyonu konusuna net bir yaklaşım sergiledi. Türkiye’nin hedefi, SDG’de Suriyeli olmayan unsurların derhal çıkarılması ve Türkiye’nin güvenliğiyle çelişen unsurların tamamen uzaklaştırılması yönünde net bir talep iletmektir.
Fidan, Suriye ile ilişkilerin önemine vurgu yaparken, Suriyeli olmayan unsurların SDG içinde bulunmasının Türkiye için ayrıntılı bir değerlendirme gerektirdiğini belirtti. Şam hükümetiyle SDG arasındaki olası bir anlaşmanın, egemenlik ve ortak çıkarlar çerçevesinde ele alınması gerektiğini söyledi. Ancak PKK’nın varlığına ilişkin kararlardan Türkiye’nin tavrının net olduğuna işaret eden Fidan, bu unsurların ayrıştırılmasıyla güvenliğin sağlıklı bir şekilde tesis edilebileceğini vurguladı.
“İkincisi, Türkiye’nin çıkarlarının ve güvenliğinin aleyhine konuşlandırılan tüm unsurların SDG’den çıkarılması gerekiyor” diyen Fidan, bu sürecin Şam’da geniş teknik görüşmelerle ele alınacağını, 50–60 bin kişilik birimin yeni orduya entegrasyonu gibi daha kapsamlı bir süreçten söz edildiğini kaydetti. SDG’nin sadece yüzeysel bir süreç peşinde olması halinde, gerçek ve somut adımların atılamayacağını ifade etti.
İsrail ve Filistin meselesi üzerinden ABD ve bölge politikaları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Fidan, Trump ile Netanyahu arasındaki iletişimin kritik olduğuna işaret etti. Gazze konusundaki ateşkesin ihlallerinin Türk güvenliği açısından titizlikle izlenmesi gerektiğini belirtti ve bu süreçte Uluslararası İstikrar Gücü’nün rolüne dair Türkiye’nin bakışını paylaştı. Türkiye’nin bu güçte meşruiyetini artırmayı ve bölgesel aktörlerle yakın çalışmayı hedeflediğini söyledi.
Fidan’a göre, istikrar için öncelik Gazze’de çatışmanın durdurulması ve güvenlik güçlerinin işleyişinin rayına oturtulmasıdır. İsrailli güvenlik güçlerinin hareketleri ve BM kararları doğrultusunda koordineler belirlenirken, Türkiye’nin bölgesel entegrasyonu ve yol haritası bunların üzerinde şekillenecektir. Güvenlik ve insani konuların eşgüdümü, barış planının uygulanmasında belirleyici olacak ve iki taraf arasındaki gerilimin düşürülmesi için kritik bir adım teşkil edecektir.