Fenerbahçe’de köklü yenilenme ve gelecek stratejileriyle başarıyı yakalamak için yeni adımlar ve vizyonlar üzerine detaylı analizler.
Fenerbahçe, mevcut durumuyla kulüp tarihinin en köklü ve kapsamlı yenilenmesine ihtiyaç duyuyor. Yönetim, teknik ekip ve mevcut kadroya olan güven erozyonu, kulübün geleceği açısından ciddi endişeler yaratıyor. Huzursuzluk ve belirsizlik ortamında, camiada büyük bir değişim arzusu hakim durumda. Bu bağlamda, başkan Ali Koç’un olağanüstü genel kurul kararını alması, kulüp içinde yeni bir dönemin başlangıcı olma potansiyeli taşıyor.
Ali Koç, eylül ayında yapılacak seçimlerin, kulüp tarihinde yeni bir sayfa açmak adına kritik bir dönüm noktası olacağını belirtti. Bu süreçte, hem zaman kazanmak hem de transfer sezonunda umutları yeniden yeşertmek amacıyla, adımlarını dikkatli ve stratejik atmayı planlıyor. Ancak, mevcut adaylar ve kulüp içi dinamikler göz önüne alındığında, değişimin ne kadar hızlı ve etkili olacağı büyük bir merak konusu.
Gözlemler, kulüp kongre üyelerinin yaklaşık %90’ının köklü bir değişim istediğini gösteriyor. Fakat, bu değişim arzusu karşısında en büyük soru işareti, yeni başkanın kim olacağı ve onun kulübe nasıl bir yön vereceği. Eğer, olağanüstü kongre yapılır ve adaylar arasında öne çıkan isimler başkanlık koltuğuna oturursa, bu değişimin kulüp üzerinde ne kadar etkili olacağı ise belirsizliğini koruyor. Kulüp içindeki bu belirsizlik, olası riskleri ve olası faydaları beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, bu süreçte dikkatli adımlar atmak büyük önem taşıyor.
Ben, bir kulüp üyesi olmamakla birlikte, kulüp içerisindeki gelişmeleri yakından takip ediyorum. Ali Koç’un son dönemde aldığı kararlar ve özellikle 3 Temmuz sürecinde gösterdiği dirayetli duruş, onun yeniden değerlendirilmesine neden oluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini stadın çatısına yazdırması ve milli mücadele ruhunu yansıtan adımlar, Koç’a karşı olan bakış açımda önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle, onunla ilgili olumsuz algılar olsa da, vefanın ve anlamın sadece semt adı olmadığını düşünüyorum. Atatürk’ün çizdiği yol, bizim kırmızı çizgimizdir ve bu çizgiden asla sapmamalıyız.
Yaz transfer dönemine ilişkin önerilerimi, kulüp yönetimine iletmek istiyorum. Öncelikle, teknik direktör konusunda köklü bir değişiklik yapılmalı. Jose Mourinho ile yollar en kısa sürede ayrılmalı ve bu ayrılık, tazminatsız veya makul bir bedel karşılığında gerçekleşmeli. Bu süreçte, potansiyel adaylar arasında Ernesto Valverde (A.Bilbao), Xavi Hernandez (Barcelona – Boşta) ve Bruno Genesio (Lille) bulunuyor. Valverde’nin sözleşmesi son bulmak üzere, Xavi ve Genesio ise uygun projelerle ikna edilebilir.
Takımda mevcut olan ve değişmesi gereken oyunculara gelince; sözleşmeleri sona eren Edin Dzeko, Dusan Tadic, Saint Maximin, Osayi Samuel ve Filip Kostic takımdan ayrılmalı. Kiralık olarak dönen ve bonservisi elinde olan Miha Zajc da satılmalı. Ayrıca, En Nesyri, Sebastian Szymanski, Fred ve olası alıcılar çıkarsa Diego Carlos’un satışı gündeme getirilmeli. Bu adımlar, yaklaşık 55-60 milyon euro civarında gelir sağlayabilir ve yeni transferler için kaynak oluşturabilir.
Yeni sezonda takımı güçlendirmek adına, aşağıdaki isimlerin transfer edilmesi planlanıyor: Dusan Vlahovic (Juventus), Alexandre Lacazette (Lyon-sözleşme bitiyor), Joao Palhinha (Bayern Münih), Malick Fofana (Lyon), Andreas Skov Olsen (Wolfsburg), Jacob Greaves (Ipswich Town), Angel Gomes (Lille-sözleşme bitiyor) ve Unai Gomez (A.Bilbao). Ayrıca, Milan Skriniar’ın (PSG) bonservisinin alınması büyük önem taşıyor.
Zenit’e kiralanan Sırp sağ bek Ognjen Mimovic, hazırlık kampında takıma katılacak. Sağ bek rotasyonunu güçlendirmek ve ilerleyen dönemlerde sorun yaşamamak adına, Adana Demirspor ile sözleşmesi sona erecek olan Arda Okan Kurtulan’ın takıma dahil edilmesi uygun olacaktır. Ayrıca, kiralık olarak gelen Lincoln, Omar Fayed ve Emir Ortakaya’nın da hazırlık kampına katılması, takımın derinliğini artıracaktır.
Bu noktada, transfer ve teknik direktör değişikliği konusunda, kişisel görüşlerim doğrultusunda, kulübe en uygun ve uzun vadeli başarı getirecek isimlerin belirlenmesi gerektiğine inanıyorum. Başkan Ali Koç’un, bu kritik dönemde zaman kaybetmeden gerekli adımları atması, kulüp geleceği açısından hayati önem taşıyor. Aynı zamanda, Merkez Hakem Kurulu’nun olası olumsuz etkilerinden kurtulmak ve adil rekabeti sağlamak adına yapılacak reformlar da bir o kadar önemli. Kulübün, yeniden şampiyonluklara ulaşması ve taraftarın yüzünü güldürmesi için, bu değişimlerin kaçınılmaz ve ivedi olduğunu düşünüyorum.