Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin kuruluşundan 23 yıla Demokrasiye yöneliş, zemindeki değişimler ve erdemli diplomasinin izleri.

Bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Recep Tayyip Erdoğan, 1999 yılında Siirt’te okunan Ziya Gökalp’in “Asker Duası” isimli şiiri nedeniyle hapis cezasına çarptırılmış ve siyasi yasaklı statüsüyle mahkeme süreçlerine girmiştir. Tahliye sonrası çalışmalarını yoğunlaştıran Erdoğan, vatandaşlarla buluşmak için ülke genelinde temaslarda bulundu ve bu çabalarla 2001’in ağustosunda Erdemliler Hareketi olarak başlayan siyaset hareketi, 2001 yılının ortalarında AK Parti adıyla yeni bir siyasi yapılanmayı hayata geçirdi. Partinin kurulduğu dönemde yaşanan belirsizlikler ve 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde partisinin iktidara gelmesiyle devlet yönetiminde uzun bir döneme damga vuracak bir süreç başlamıştır.
“Bütün yasakları demokratik yollarla kaldırdık” ifadesiyle, 23 yıl içinde ülkenin iç ve dış politika alanlarında elde ettiği gelişmelerin altını çizen AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, milletin iradesinin her dönemde merkezi bir yer tuttuğunu belirtti. 28 Şubat gibi olayların gölgesinde şekillenen dönemin ardından, din ve vicdan özgürlükleri üzerinde kurulan yasakların kaldırılması için demokratik mekanizmalar yoluyla ilerlediğini vurguladı. Bu süreçte Türkiye’nin “İslam ülkeleri içinde” özgürlüklerini önceleyen bir örnek olarak öne çıktığını ifade etti.
Siyasi alanda açılan yolun önemi vurgusuyla Ala, son 23 yılda Türkiye’nin siyasi arenada köklü bir dönüşüm geçirdiğini savundu. Siyasetin demokratik bir otoyola taşındığını dile getirerek, kimsenin artık farklı yollardan yönlendirilmesini kabul etmediğini, millet iradesinin merkezi ağırlığını koruduğunu kaydetti. Liderin kararlı duruşu ve kadro birikiminin bu güveni güçlendirdiğini belirtti.
“Türkiye 23 yıllık istikrarlı bir dönem kazandı” diyen Ala, dış politika alanında da kaydedilen ilerlemelerin dünyada nadir görülen bir başarı olduğuna dikkat çekti. Milletin AK Parti’ye ve Erdoğan’a duyduğu güvenin temel dinamik olduğunu söyleyen Ala, liderinin ve ekibinin kriz anlarında millete başvurmaktan vazgeçmediğini belirtti.
Sivil anayasa hedefi çerçevesinde Ala, milletin özgürlüklerini güvenceleyen ve devletin işlemeyen otoriteler karşısında hesap verebilirliğini öne çıkaran bir anayasa gerektiğini ifade etti. Vesayete dayalı yapılar yerine, birey hak ve özgürlüklerini önceleyen bir anayasa yapma ihtiyacını vurguladı.
Cumhur İttifakı’nın dayanışması ve Türkiye’nin vesayetten kurtulmuş olması noktasında Ala, anayasa çalışmalarında geniş bir uzlaşının önemine işaret etti. 86 milyonun rızasının alınması ve müzakere sürecinin adil bir temel oluşturması gerektiğini belirtti. Ayrıca dış politikadaki “erdemli diplomasi” anlayışının kurumsallaştığını ve BM platformundaki konuşmaların küresel ölçekte yankı uyandırdığını ifade etti.
Erdemli diplomasi ve küresel rol çerçevesinde Ala, Türkiye’nin barışa katkı sunan bir aktör olarak konumunu güçlendirdiğini belirtti. Rusya-Ukrayna savaşı, Suriye, Azerbaycan-Ermenistan, Libya ve diğer bölgelerde adil ve erdemli bir yaklaşım sergilediğini dile getirdi. Terör belasıyla mücadelede Türkiye’nin istikrarlı bir yol izlediğini ve ilerleyen süreçte daha da güçleneceğini vurguladı.