26 yıl sonra her şeyi anlatan bu acı dolu albüm ile gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Akıcı bir yolculuk, derin duygular ve sürükleyici anlatımı kaçırmayın.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden tam 26 yıl geçti. Kocaeli merkezli deprem, 17 bin 480 kişinin hayatını kaybettirip 43 bin 953 kişiyi yaralamıştı. Zamanla yaraların sarılmaya çalışıldığı bu acı olayın izleri hafızalardan silinmedi; yoksunluklar, kahramanlıklar ve ayrıntılar yaşamın bir parçası olarak kaldı.
Sinop’tan Yalova’ya ziyarete gelen emekli sağlık personeli Cihan Cirik, deprem anını DHA’ya anlatırken yaşadıklarını paylaştı. Hastaneye gitmemiz gerektiğini çocuklara söylemiş ve sarsıntılar sürerken el feneriyle evden çıktıktan sonra iki araçla devlet hastanesine yöneldiğini söyledi.
Cirik, depremin ardından hastanenin acil servisi önünde yaralılara yardım etmek için bir süre hizmet verdi. 3-4 gün bu şekilde ilerledikten sonra eşinin yakınlarının bulunduğu Gölcük’e gitmek zorunda kaldı. 8 katlı 3 binanın moloz yığınına dönüştüğünü görünce şok geçirdi; sabaha kadar çocuklarını bulmaya çalıştı. 6 kardeşten 2’sinin sağ çıkarılmasıyla sevinç yaşansada, 3’ü hayatını kaybetti ve 1’i ise kayıplara karıştı.
Yalova’ya döndükten sonra hastane bahçesinde Kızılay’ın kurduğu çadırlar, yaralılar için bir sığınak haline geldi. Evden götürülen ekipmanlar ve acil yardım çabaları, o süreçte yaşanan birlik ve dayanışmayı gösteriyordu.
Cirik, hastaneye gelen bazı yaralıların durumunun ağır olduğunu belirtti. Yaralı olarak getirilen bazı kişilerin yakınlarının vefat haberlerini almanın Derin acısını yaşadıklarını ifade etti. Hastanenin içindeki koridorlarda ölü bedenlerin yan yana bulunduğunu ve yüzlerinin fotoğraflarının hastane bahçesine asıldığını gördüklerini anlattı. İnsanlar, yakınlarının hayatta olup olmadığını görmek için bu fotoğraflara bakıyordu.
Yaşananlar arasında, gözleri görmeyen bir yaşlı çiftin feribotla sevk edilmesini istemesi ve başlarındaki yarasına müdahaleyi yapması da öne çıkan anlardan biri olarak kaydedildi. Feribotun çalışmaması nedeniyle bekleyiş sürdü ve deprem sonrası günler içinde hastane bahçesinde geçirilen zaman, dayanışmanın ve fedakârlığın simgesi haline geldi.