Ememem’in Ankara’daki kamusal sanat yolculuğunu keşfedin. Sanatın şehirdeki etkisini ve özgün projelerini detaylarıyla öğrenin.
Geçtiğimiz hafta, uluslararası düzeyde tanınan ve anonim kimliğiyle dikkat çeken kent sanatçısı Ememem, Fransız Kültür Merkezi’nin davetiyle Ankara’ya geldi. Bu özel ziyarette, şehrin çeşitli noktalarında fark yaratacak bir dizi enstalasyon ve yerleştirme gerçekleştirdi. Kuğulu Park çevresinde toplam beş adet mozaik enstalasyonun yer aldığı bu çalışmalar, kent yaşamına farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlıyor.
Sanatın kamusal alanlarda erişilebilir olması gerektiğine inanan Ememem, toplumun her kesimine ulaşabilen, kavramsal ve tarihsel olarak derinlikli bir sanat dalı olan kamusal sanata yeni bir soluk getiriyor. Malzeme seçiminde sürdürülebilirliği ve geri dönüşümü ön planda tutan sanatçı, kullanılmış ve kırılmış parçaları bir araya getirerek, toplumsal hafızamızda hassas noktaları yeniden canlandırmayı hedefliyor. Bu yaklaşım, hem ekolojik hem de kültürel açıdan önemli bir mesaj içeriyor.
Ememem’in enstalasyonları, sadece görsel bir deneyim sunmakla kalmıyor; aynı zamanda Japon sanatında köklü bir yer tutan ve “kintsugi” adı verilen, kırık ve çatlakları altın veya benzeri değerli maddelerle onarma sanatına yaptığı çağrışımlarla derin anlamlar taşıyor. Bu sanat anlayışında, kırıklar ve hasarlar bir kusur değil, özgünlük ve güzelliğin simgesi olarak görülür. Ememem, Ankara’da yaptığı çalışmalarla, çatlaklara yeni bir hayat ve anlam kazandırıyor. Bu enstalasyonlar, kent yaşamında fark edilmesi gereken detaylara dikkat çekiyor ve insanların günlük rutinlerine yeni bir bakış açısı kazandırmayı amaçlıyor.
Atölyesinde kullandığı malzemelerin büyük bir kısmının ihtiyaç duyulmadığı veya kırılmış parçalar olduğunu belirten sanatçı, bu malzemeleri yeniden değerlendirerek sürdürülebilir bir sanat anlayışını benimsemekte. Eski Türk çinilerinin renk paletlerini kullanması ise, kendi kültürel mirasına yaptığı saygıyı ve içselleştirmeyi gösteriyor. Bu sayede, hem yerel motiflere hem de evrensel sanatsal unsurlara özenle yer veriyor. Türk motifleri ve sanatına olan ilgisi, onu bu kültürel zenginlikler içinde derinlemesine çalışmalar yapmaya teşvik ediyor. Gelecekte, bu alanlarda daha fazla keşif ve detaylı çalışmalar yapmayı planlıyor.
Sanat üretiminde anonim kalmayı tercih eden Ememem, bu yaklaşımıyla sanatın ve sanatçının kimliğinden çok, ortaya çıkan esere odaklanmayı amaçlıyor. Fransızca “flaque” kelimesinden türettiği “flacking” terimiyle kendisini tanımlayan sanatçı, bu kavramın anlamını su birikintisi ve çatlakların güzelleşmesine atıfta bulunarak, kusurları ve eksiklikleri estetik ve anlam dolu bir şekilde yeniden kurguluyor.
Şayet Ankara’ya yolunuz düşerse, Kuğulu Park ve çevresindeki bu özgün enstalasyonları görmekten mutluluk duyacaksınız. Belki de, alışılmışın dışında bir çatlakta, sıradışı bir sanat deneyimiyle karşılaşacaksınız. Ememem’in eserleri, kent yaşamında gözden kaçan detaylara dikkat çekiyor ve hepimizin günlük yaşamında fark edilmesi gereken güzellikleri ortaya çıkarıyor.