Elmaslar: Özpetek’in İtalyan kadın dayanışması ve sinemanın mutfağına içerden bakış ile duygusal ve gerçekçi bir sinema yolculuğu.
Geçen sene İstanbul Film Festivali’nde gösterilen üçleme eserini ve Ferzan Özpetek’in yeni uzun metrajını düşünürken, sinema arenasının sıcak atmosferini yeniden hatırlıyoruz. Bu kez İtalya’da büyük ilgi görmüş olan ve 2.6 milyonun üzerinde seyirciye ulaşan bir filmle karşımızdayız.
Elmaslar, 1970’ler Roma’sında prestijli bir dikiş atölyesinin perde arkasını merkeze alıyor. Atölye, Oscar kazanan bir kostüm tasarımcısı olan Bianca’nın yeni projesinin kostüm işlerini üstleniyor. Burada çalışan kadınların ilişkileri ve hayatları, yalnızca mesleklerini değil, bütün yaşamsal deneyimlerini de şekillendiriyor. İçlerinde iyi insanlarla karşılaşanlar olduğu gibi, en ağır darbeyi aileden ya da eşten almış olanlar da var. Kadın dayanışması ve birbirine destek olmanın gücü, bu zorlukların üstesinden gelmede kilit rol oynuyor.
Duygusal ve samimi bir tonla ilerleyen film, Özpetek’e özgü geniş sofralar, unutulmaz yemekler ve çarpıcı melodilerle zenginleşiyor. Yine de bu kez geçmişle bugünü kesiştirme yaklaşımı, aynı zamanda film içinde ve dönem filmi olarak farklı katmanlar sunuyor. Ancak senaryo, çok sayıda karakterin bulunduğu yapıda bazı anlarda derinlikten yoksun kalabiliyor. Bianca’nın kendine güvenini yitirmesinin ardındaki nedenler bazı sahnelerde netleşemeyebiliyor.
İtalyan aktrisleri bir araya getiren bu yapımın sürprizi, Ferzan Özpetek’in kendisinin da güçlü bir oyuncu olarak sahnelerde yer almasıdır. Uzun süreli ve kilit bir rolde, kendi portresini bir anlamda yansıtır görünümde izleniyor. Özpetek’in performansı, özellikle Bertolucci’nin Son İmparatoru’nun finalini andıran bir sahnede belirginleşiyor.
Neredeyse Oscar’a adaydı filmde Sara Bosi, Loredana Cannata, Geppi Cucciari, Anna Ferzetti ve diğer ünlü isimler yer almakta. Elmaslar, 2026 Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Film yarışında İtalya’yı temsil etmek üzere kısa listeye girmiş olsa da, yarışın galibi Familia oldu. Familia, aile içi şiddet ve toplumsal baskılarla yüzleşen bir ailenin öyküsünü öne çıkarıyor ve bu iki yapı arasındaki karşıtlığı derinlemesine işliyor.