Ege Bölgesi’nde efelerin geleneksel körüklü çizme sanatını, usta ellerden günümüze uzanan hikayesini keşfedin. Geleneksel kültür ve el işçiliği burada.
Ege Bölgesi’nin köklü kültürel miraslarından biri olan efelerin giydiği özgün körüklü çizmeler, günümüzde sadece folklor gösterilerinde değil, aynı zamanda tiyatro ve sinema sahnelerinde de sıkça tercih edilen önemli bir aksesuar haline gelmiştir. Ayrıca, geleneksel deve güreşleri gibi özel etkinliklerde de bu çizmeler, kıyafetlerin tamamlayıcısı olarak yer almaktadır. Ancak, ne yazık ki, bu değerli zanaatın ustaları ve üretim sayısı zamanla azalmaktadır.
Kușadası’nda uzun yıllardır körüklü çizme üretimiyle tanınan usta Mustafa Karpuzcu, mesleğini nesilden nesile aktarmanın gururunu yaşamaktadır. UNESCO’nun “Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Listesi”‘nde yer alan Karpuzcu, yaklaşık 25 metrekarelik küçük atölyesinde, geleneksel yöntemlerle el emeğiyle körüklü çizmeler üretmeye devam etmektedir. Bu çizmelerin, bir zamanlar zengin ağaların ve seçkin kişilerin giydiği özel kıyafetler olduğunu ve kuşadası’nın kültürel dokusuna önemli bir katkı sağladığını belirtmektedir.
Genç yaşta babası Mehmet Karpuzcu’nun yanında mesleğe adım atan Mustafa Karpuzcu, “6 yaşımda bu sanatın temelini attım” diyerek mesleğine olan bağlılığını ifade etmektedir. Mesleğin inceliklerini ve sırlarını, babasının yanı sıra usta zanaatkarlar Şükrü Bıçakçı ve Necip Şenok’tan öğrendiğini anlatmaktadır. Körüklü çizmelerin tamamen el işçiliğiyle üretildiğini ve bu nedenle büyük sabır ve ustalık gerektirdiğini vurgulamaktadır.
Mustafa Karpuzcu, “Eskiden Kușadası’nda çok sayıda kişi bu çizmeleri yapardı. Artık ise sadece özel talep üzerine ayda 7-8 çift üretim yapıyorum” diyerek, mesleğin günümüzdeki durumunu ve zorluklarını dile getirmektedir.
Körüklü çizmelerin geleneksel üretiminde ustalık ve el emeği büyük önem taşımaktadır. Ancak, gençlerin bu tür geleneksel zanaatlara ilgisinin azaldığını ve mesleğin nesilden nesile aktarımında ciddi sıkıntılar yaşandığını belirten Karpuzcu, “Deri kokusu ve zanaatın ruhunu içimde taşıyarak büyüdüm. Bu mesleğe olan tutkum sonsuz olsa da, kimse bana öğrenmek istemiyor. Eğer böyle devam ederse, yakın gelecekte bu zanaat tamamen kaybolacak” diyerek endişelerini dile getiriyor.
Mesleğini yaşatmak için büyük çaba sarf eden Mustafa Karpuzcu, gençlere ve zanaatkar adaylarına şu çağrıyı yapmaktadır: “Geleneksel el sanatlarımızı korumak ve gelecek nesillere aktarmak bizim görevimiz. Bu değerli zanaatı sahiplenmek, kültürümüzü yaşatmak adına önemli bir adımdır”.