Edward Burtynsky’nin Türkiye ve ötesindeki endüstriyel izleriyle dönüşen yeryüzünü büyüleyici fotoğraflarla keşfedin.
Canadianlı sanatçı Edward Burtynsky’nin son yıllarda sürdürdüğü miras odaklı incelemeler, Borusan Contemporary’nin Perili Köşk’teki yeni sergisiyle Türkiye sahnesine taşınıyor. “Erozyon”, “Su ve Tuz”, “Afrika Çalışmaları”, “Doğa”, “Taş Ocakları”, “Berezniki Madeni” ve “Petrol” adlı yedi bölüm, Burtynsky’nin kırk yılı aşkın kariyerinin izini sürüyor ve uygarlığın doğayla olan karmaşık bağını yeniden gözler önüne seriyor.
New-season sergisinin odak noktası, Türkiye’de başlattığı Erozyon projesinin izlerini taşıyor; 1990’lardan bugüne uzanan mühürlü yüzeyler, güncel endüstriyel süreçlerle karşı karşıya getiriliyor. Anadolu platosunda yürütülen çalışmalar, 2022 baharında İç Anadolu ve Akdeniz’i kapsayan keşiflerle zenginleşti; helikopter ve drone ile elde edilen 3 bin kilometrelik hat boyunca üretilen 36 yüksek çözünürlüklü fotoğraflar, doğa ile insan müdahalesinin sınırlarını ince bir dil ile anlatıyor.
Nallıhan’ın kurak tepelerinden Yeşilhisar’daki erozyon teraslarına, Karaman’daki Göksu Vadisi’ne ve Tuz Gölü’nün kristalleşen yüzeyine uzanan kareler, doğanın bilimsel kayıt ile şiirsel imgeler arasında nasıl bir köprü kurabildiğini gösterir. Doğanın bu temsilleri, insan eylemlerinin doğaya yansıyan etkisini zarif bir dille tabloya dönüştürüyor.
Bir uyarı ve bir umud sergi, Türkiye’den başlayarak küresel bir çerçeveye uzanıyor. Su ve Tuz bölümünde Senegal’in renkli tuz havuzları ve Afrika’nın kırılgan ekosistemleri görsel olarak inceleniyor; Afrika Çalışmaları bölümündeki Nijerya Deltası’ndaki petrol kaçakçılığı sahneleri ve Güney Afrika’daki elmas madenciliği, endüstrinin gezegen üzerindeki derin izlerini gözler önüne seriyor. Taş Ocakları serisinde insan eliyle oyulmuş devasa boşluklar, mermer ocaklarındaki geometrik izler ve taş yüzeyine kazınmış çizgiler, soyut bir peyzaja dönüştürülüyor. Berezniki Madeni bölümündeki potas tünelleri, yeraltının görünmeyen evrenini aydınlatıyor; kıvrımlı mineral damarları ışık altında adeta resimleşiyor. Serginin Doğa bölümü ise sanatçının ilk ilham kaynağına dönüşüyor; Kanada’nın sakin gölleri, Amerika’nın yağmur ormanları ve Britanya Kolumbiyası’nın buzlu dorukları, insan etkisinden uzak sahnelerde nefes alıyor.
Etik bir sorgulama Burtynsky’nin sergisi, endüstriyel hafızanın arşivsel değeri ile insanlığın geleceğine dair etik bir düşünce çerçevesini aynı anda sunuyor. Sanatçı, mesajında şu düşünceleri paylaşıyor: “İnsanlığın yeryüzünü nasıl biçimlendirdiği meselesi yıllardır derin bir ilgi uyandırıyor. Bu fotoğrafların izleyiciyi, gezegenimizi dönüştüren süreçler karşısında ortak sorumluluğumuz ve geleceğimizi şekillendirme gücümüzdeki farkındalığa yönlendirmesini umuyorum.” Bu çağrı, izleyiciyi yalnızca görsel bir deneyim için değil, yeryüzüyle kurulan ilişkiyi yeniden düşünmeye çağırıyor.