Dünya ve Türkiye’nin güçlü dış politika vizyonu: adalet, barış ve çok taraflılığı güvence altına alarak küresel istikrar için net yol haritası sunuyor.
Dünya uzun süredir belirsizliklerle ve çeşitli meydan okumalarla yüzleşirken, çatışmalar ve adaletsizlikler uluslararası dengeleri zorlamaya devam ediyor. Türkiye ise adalet ve dayanışma ilkelerini merkeze alarak, karşı karşıya olduğumuz krizler karşısında kendi güvenliğini ve insanlığın ortak geleceğini gözeten kapsamlı bir vizyonla hareket ediyor. Dünya beşten büyüktür sözünün ötesinde, küresel düzenin sınırlarını yeniden düşünmeye çağırıyoruz ve bu çerçevede birlikte çalışmanın gereğini vurguluyoruz. BM’nin asli işlevini yerine getirememesi mevcut sorunlar karşısında derin bir eleştiriyle karşı karşıya kaldı. Güvenlik Konseyi’nin yapısal adaletsizliği, karar alma süreçlerinde beş daimi üyenin etkisiyle sınırlı kalıyor; bu durum, çok taraflılığın etkin bir şekilde işlemesini engelliyor ve reform ihtiyacını gün yüzüne çıkarıyor. Çözüm, daha kapsayıcı ve işleyen bir çok taraflılık yapısının inşa edilmesidir.
Türkiye’nin dış politikası, diyalog ve arabuluculuk eksenine oturtulmuş bir diplomasi vizyonuyla ilerliyor. Karadeniz Tahıl Girişimi bu yaklaşımın somut bir örneğini oluşturuyor ve bölgesel ile küresel güvenliğe katkı sağlayan önemli bir adım olarak kayda değer. Kafkasya’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a uzanan geniş coğrafyada çatışmaların adil bir çözümle son bulması için sorumluluk üstleniyoruz ve barışın sarsılmaz bir temel üzerinden inşa edilmesini hedefliyoruz. Türkiye’nin insani yardımlara verdiği önem, ülkemizin tarihsel değerlerini yansıtan ve küresel dayanışmayı güçlendiren bir rol oynamaya devam edecektir. DİQQAT: FİLİSTİN KONUSUNDA NET ÇAĞRI Gazze’de devam eden insani kriz ve işgal karşısında Türkiye, iki devletli çözümün yeniden canlanması için çalışmayı sürdürüyor. Gaza yardımlarıyla insani ihtiyaçları hafifletmeye çalışırken, uluslararası toplumun daha kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğine inanıyoruz. Filistin Cumhuriyeti’nin tanınması, işgale karşı güçlü bir cevap olarak görülüyor ve bu yönde atılan adımların uygulanması bekleniyor. İlgili ülkelerin aldığı kararlar, uluslararası alanda tutarlı bir yaklaşımın gerekliliğini hatırlatıyor. Orta Doğu’nun istikrarı için Suriye’nin yeniden inşası ve ihyası kaçınılmazdır. Bölgede barış ve güvenliğin tesisi, Suriyelilerin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle mümkün olur. Suriye’nin bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı temel ilke olarak benimsenmelidir. Türkiye, ülke içindeki tüm unsurların iradesini önceleyen, kapsayıcı bir güvenlik ve iş birliği yaklaşımını desteklerken, ayrılıkçı girişimlere karşı kararlı duruşunu sürdürüyor. Yaşanan acı tecrübeler, hakikatin, adaletin ve dayanışmanın ortak irade ile inşa edilebileceğini gösteriyor; bu nedenle insanlığın onurlu ve adil bir gelecek için küresel sorumluluklar doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini vurguluyoruz. Türkiye, bu sorumluluk bilinciyle uluslararası arenada insani değerleri güçlendirmeye ve ortak refahı pekiştirmeye devam edecektir.