Doğu Akdeniz tatbikatı ve Türkiye–Mısır iş birliğinin yeni dönemi: bölgesel istikrar için stratejik adımlar ve ortak güvenlik vizyonu.
Milli Savunma Bakanlığı’nın haftalık bilgilendirme toplantısında, Türkiye ile Mısır’ın 22-26 Eylül tarihlerinde Doğu Akdeniz’de ortak bir tatbikat yapacağı açıklandı. Tatbikata, Türkiye ve Mısır Deniz Kuvvetleri ile Hava Kuvvetleri unsurlarının katılacağı belirtildi; 13 yıl aradan sonra böyle bir ortak çalışmanın hayata geçirileceği vurgulandı. 25 Eylül’de düzenlenecek Seçkin Gözlemci Günü’ne ise iki ülkenin deniz güçleri komutanlarının katılımı planlanıyor.
İş birliği, geçmişte gerilimi alevlendiren politik bağların yerini karşılıklı saygı ve bölgesel dengeyi gözeten ortak çıkarlar üzerine kurulu bir yaklaşımın alması yönünde bir adım olarak değerlendiriliyor. Milliyet.com.tr’ye konuşan Tümamiral Prof. Dr. Cihat Yaycı, bu tatbikatın “Dostluk Denizi” adıyla yeniden icra edilmesinin yalnızca geçmişin hatırlanması olmadığını, geleceğe yönelik stratejik bir yeniden konumlanmanın göstergesi olduğunu belirtti.
“Birlikte hareket etmeden Doğu Akdeniz’de istikrar ve güvenlik oluşamaz” mesajı ışığında, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin yeniden kurulan güven zemininde önemli bir rol üstlendiğini ifade eden Yaycı, Yunanistan ve GKRY ile yakınlaşmanın Mısır üzerindeki etkisini ve bölgesel dengeyi nasıl değiştirebileceğini yorumladı. 2020’de imzalanan bir deniz yetki alanı anlaşmasının Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını görmezden geldiğini ve Antalya Körfezi’ne odaklandığını belirterek, söz konusu tatbikatın Mısır’ın bu politikadan geri adım atma niyetini yansıttığını savundu. Bu bağlamda, iki ülkenin ortak tatbikatı, Mısır’ın yaklaşımında bir esneklik ve Türkiye ile kadim dostluğu anlama yönünde ilerleme işareti olarak görülebilir.
Tatbikatın sembolik ve operasyonel etkileri açısından Yaycı, bu adımın Doğu Akdeniz’deki anti-Türkiye ekseninin kırılmasına işaret ettiğini belirtti. Türkiye’nin deniz kuvvetleri yetkinliği, hızlı müdahale kapasitesi ve Mavi Vatan Doktrini’nin uygulanabilirliği açısından bu tatbikatın kazanımlı olduğuna vurgu yapan Yaycı, iki ülkenin güven ilişkisini güçlendirerek ortak hareket edebildiğinde bölgesel meselelerin masada daha rahat ele alınabileceğini söyledi. Ayrıca Mısır ile Türkiye arasındaki bu yakınlaşmanın, genel olarak bölgesel istikrarı ve iş birliğini derinleştireceği öngörüsünü taşıdı.
“Bölgeyi askeri otoyola benzetmek mümkün” Yorumu ile bölgenin yoğun ve hareketli yapısı nedeniyle tatbikatların önemli bir hazırlık zemeni olduğuna değinen Yaycı, Doğu Akdeniz’deki enerji arama çalışmalarına paralel olarak güvenlik ve savunma iş birliğinin sert bir laboratuvar görevi gördüğünü ifade etti. Türkiye’nin burada varlık gösterememesinin Doğu Akdeniz’deki diğer aktörler tarafından boşluğun doldurulmasına yol açabileceğini belirten Yaycı, Mısır ile yakınlaşmanın iç siyasetten çok, deniz yetki alanları ve güvenlik dengelerini yeniden gözden geçirme amacını taşıdığını savundu. Sevilla Haritası üzerinden riskler ve kazanımlar arasındaki hesapların dikkatle yapılması gerektiğini belirten uzman, iki ülkenin beraber hareket etmesinin Yunanistan ve GKRY’nin ekseninde kırılmalar yaratabileceğini öne sürdü.
Yaycı, Doğu Akdeniz’in güvenlik açısından çok katmanlı bir bölge olduğunu vurgulayarak, “Türkiye ile Mısır arasındaki iş birliği yalnızca deniz alanlarına ilişkin değil; ekonomi, savunma, enerji teknolojileri ve tarım gibi geniş bir alanda karşılıklı fayda sağlayabilir.” diye konuştu. Bu iki ülkenin yakınlaşması, sadece birbirlerine olan güvenin değil, bölgesel istikrarın da güçlenmesi anlamına geliyor.