Deprem ve terörle mücadelede kararlı duruş: Türkiye’nin gündeminde kesintisiz güven ve dayanışma.
Sayın Cumhurbaşkanımızın şehit ailelerimize ve gazilerimize mesajlarını ulaştırma, yazdığı mektubu iletme konusunda bütün teşkilatlarımız; ana kademede, hem kadın kolları hem de gençlik kollarında faaliyet göstermektedir. Kadın kollarımızın çok yoğun çalışmaları vardır. Aynı şekilde gençlik kollarımızın da çalışmaları sürmektedir. Dolayısıyla, bu yaz dönemi içerisinde AK Parti teşkilatları; 7 gün 24 saat esasına göre, sahadan hiçbir şekilde çekilmeden, Cumhurbaşkanımızın sürekli ve kesintisiz bir biçimde vatandaşlarımızla buluşma talimatını yerine getirmek amacıyla, belli bir eylem programı çerçevesinde bu çalışmaları gerçekleştirmiştir. Bundan sonrasında da çalışmalar aynı kararlılıkla devam edecektir. Bugün de birçok arkadaşımız çeşitli illerde bu faaliyetleri yürütmektedir.
En önemli hususlardan biri şudur: Şunun bilinmesini arzu ederiz ki, bütün bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan vatandaşlarımızın soruları, sorunları, eleştirileri ve taleplerinin hepsi başımızın üzerinde yeri vardır. İllerden gelen bu veriler, vatandaşlarımızın söyledikleri genel merkezimizde bir data hâline dönüştürülmektedir. Bu veri analizi çerçevesinde, MKYK tarafından genel başkanımıza arz edilecek ve bundan sonraki politikalarımızın oluşturulmasında bir dayanak ve zemin teşkil edecektir.
DEPREM KONUSU PARTİMİZİN GÜNDEMİNDEN BİR AN BİLE ÇIKMAMIŞTIR Tabii, en önemli gündem konularından biri, dün Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, esasında depremle ilgili olarak önümüze gelen tablodur. Ülkemizdeki depremin sarstığı ve yerle bir ettiği alan, neredeyse bir ülke büyüklüğünde bir alandı. Bu, yalnızca bizim söylediğimiz bir durum değildir; dünyada da bu şekilde değerlendirilen, niteliği açısından ayrıksılığı olan bir durumdur. Burada hiçbir hükümetin altından kalkamayacağı bir tablo söz konusudur. Dünyada, bu süreçte konutların tesliminin mümkün olmadığı söylenirken, Türkiye büyük bir başarıya imza atarak bunu gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam etmektedir.
Bütün vatandaşlarımıza şunu arz etmek isterim: Özellikle deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza yönelik hiçbir toplantımız, hiçbir çalışmamız yoktur ki Cumhurbaşkanımız, deprem bölgesindeki vatandaşlarımız konusundaki hassasiyetleri bize hatırlatmamış olsun. Her toplantımızda; MKYK’nın açılışında, Bakanlar Kurulu’nun açılışında ve diğer tüm toplantı zeminlerinde, Cumhurbaşkanımız sürekli olarak bize deprem bölgesinin asla ihmal edilmemesi gerektiğini ve oradaki hassasiyetin en yüksek düzeyde tutulması gerektiğini göstermiştir. Türkiye, bir kez daha bütün dünyaya, hangi yarayı alırsa alsın, hangi bedeli öderse ödesin ayağa kalkabileceğini göstermiştir. Bütün vatandaşlarımıza arz etmek isterim ki bu, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aylık ya da yıllık bir takiple değil, saatlik bir takiple neticelendirilmiş bir konudur. Cumhurbaşkanımızın partimizin gündeminden bir an bile çıkmamıştır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE EN ÖNEMLİ GÜNDEMİMİZ Yine, Terörsüz Türkiye konusunda, tüm Türkiye buluşmalarında kuvvetli bir biçimde mesajlarımızı veriyoruz. Türkiye’nin terörü gündeminden çıkarması için Cumhur İttifakı güçlü bir iradeyi ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanımızın Ahlat’ta iç cephenin güçlendirilmesi çağrısıyla ilgili verdiği mesajlar, daha sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin Meclis’te başlattığı diyalog ve yaptığı tarihi çağrı ile yeni bir sayfa açmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına talimat vermesiyle birlikte, Terörsüz Türkiye süreci bir devlet politikası hâline gelmiştir. Bu çerçevede, Türkiye’den terör gündeminin çıkması, aynı zamanda yakın bölgemiz için de bir ilham kaynağı olacaktır. Terörsüz Türkiye süreci, terörsüz bölge sürecinin de referansı hâline gelecektir.
Türkiye’ye karşı yürütülen terör faaliyetlerinin arkasında, geçmişten itibaren hangi odakların olduğunu, Türkiye’nin bütün değerlerini ve güvenliğini nasıl hedef aldıklarını çok ayrıntılı bir şekilde biliyoruz. Hükümetlerimiz döneminde, Cumhurbaşkanımız; Türkiye’nin gerek Başbakanlığı döneminde gerek Cumhurbaşkanlığı döneminde terörle mücadele kapasitesinin yükselmesi için çok büyük hedefler koymuş ve bunların her birine ulaşmıştır. Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin kapasitesi, imkân ve kabiliyetleri de kat be kat artırılmıştır. Aynı zamanda devletler, sert güçlerini kullanırken, terörle mücadelede yumuşak güçlerini de kullanırlar. Terör örgütü mensuplarının teslim olması, örgütlerin silah bırakması ve feshedilmesi ile ilgili geçmişten itibaren yapılan hukuki düzenlemeler ve çeşitli çalışmalar mevcuttur.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE TÜRKİYE İÇİN SON DERECE STRATEJİK BİR ADIMDIR Bu çerçevede, etrafımızdaki ve dünyadaki gelişmelere bakıldığında, Terörsüz Türkiye süreci hem Türkiye için son derece doğru zamanlama ve stratejik bir adımdır, hem de bölgemizi ve yakın bölgemizi, emperyalist ve siyonist planlarla istikrarsızlaştırmak isteyenlere karşı bir referans oluşturmuştur. Böylece, Terörsüz Türkiye’den terörsüz bölgeye oluşan referans, büyük bir cevaptır. Bu, tüm bu kötücül planlara karşı güçlü bir duruştur. Devletin niteliği ve milletin değerleri konusunda önemli bir pazarlık söz konusu değildir. Aynı şekilde, bütün bu süreçler tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ilkesi çerçevesinde gerçekleşecektir. Bu, herkesin faydasına olan bir durumdur. Yakın bölgemizde de görüyoruz ki, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Alevi’yi, Sünni’yi, Şii’yi, Nusayri’yi, Dürzi’yi, Ezidi’yi birbirine düşürmeye çalışanlar, aslında bu bölgelere sadece sömürge gözüyle bakmaktadır. Biz ise bölgedeki bütün etnik ve mezhebi unsurlara kardeşlik gözüyle bakıyoruz.
Türkiye’de sık sık söylediğimiz şey şudur: Hepimizin adları farklı olabilir, ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur; herkes birinci sınıf vatandaştır ve bu vatanın ev sahibidir. Demokrasimizi, cumhuriyetimizi ve hukuk devletimizi hedef alanlara karşı her zaman güvenlik güçlerimiz teyakkuz halindedir. Ancak aynı zamanda, hukuk devletimizin kapasitesi ve hukuk sistemimizin imkanları çerçevesinde, Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin imkanları dahilinde bu meseleleri çok boyutlu bir şekilde çözebilecek kapasiteye sahibiz. Bugün net bir şekilde görüyoruz ki, Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine ulaşılmasını engellemek isteyenler, silah bırakma ve fesih sürecinde geciktirme mesajları veriyor, süreci sulandırmaya ve ertelemeye çalışıyor. Görüyoruz ki, emperyalizm ve siyonizm odaklarıyla bağlantılı olanlar veya sürece şerhler düşerek ön şartlar koyanlar, süreci kendi gündemlerinden saptırmaya çalışıyor. Güya sürece karşı çıkmıyormuş gibi görünen bu tutumlar, esasında süreci enfekte etmeye yönelik girişimlerdir. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın dün verdiği mesajda belirtildiği gibi, geçmişten itibaren bu tür sabotajlara karşı son derece deneyimliyiz. Bu sabotajları yapmaya çalışanların niyetlerini ve amaçlarını görüyoruz. Her ne olursa olsun, hem ülkemizde hem de yakın bölgemizde kardeşlik, kaderdaşlık ve duygudaşlık ilkesini savunacağız ve geleceğe bu şekilde bakmayı sürdüreceğiz.
Özellikle Suriye özelinde, istikrarsızlık yaratmak isteyenlerin belli odaklara vaatlerde bulunarak etnik veya mezhebi unsurları kendi yanlarında göstermeye çalıştıklarını görüyoruz. Ancak bunlar hiçbir şekilde ilgili etnik veya mezhep unsurlarının iyiliğini düşünmemektedir. Aksine, bölgeyi etnik ve mezhebi fay hatları üzerinden bölerek kendi çıkarlarını tahakkuk ettirmeye çalışmaktadırlar.
ENİNDE SONUNDA TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE TERÖRSÜZ BÖLGE HEDEFİNE ULAŞACAĞIZ Çok yaklaşmakta olan süreçte bazı Avrupa devletlerinin bürokrasi ve istihbarat birimlerinin bilgisi dahilinde, bazı firmaların birden çok terör örgütüne karargah hazırladığını ve lojistik destek verdiğini gördük. Vatandaşlarımız bu konuda müsterih olsun; biz süreci çok boyutlu bir şekilde yürütüyoruz. Terörsüz Türkiye sürecini, bahsettiğimiz ilkeler çerçevesinde sonuca ulaştırmakta kararlıyız. Bu süreçte her türlü sabotajla mücadele edebilecek kapasitemiz bulunmaktadır. Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda, milli eğitimden ekonomiye, iç politikadan dış politikaya kadar tüm konularda vatandaşlarımıza Terörsüz Türkiye hedefini güçlü bir şekilde anlatıyoruz. Eninde sonunda Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşacağız. Bu, ülkemize ve bölgemize dönük kötü niyetli projeleri tahkim etmek isteyenlere verilecek en güçlü cevap olacaktır.