DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu’ndan barış ve demokrasi çağrısı içeren bildiriyi okuyun. Birlikte daha güçlü bir gelecek için adımlar atıyoruz.
Bugün, Türkiye’nin yakın tarihinin dönüm noktalarından biri olan ve ülkemizin kaderini belirleyecek önemli bir aşamada bulunmaktayız. DEM Parti olarak, bu tarihi günün tanıklığını gurur ve sorumluluk bilinciyle paylaşıyoruz.
PKK’nin tarihsel kararlarıyla birlikte, elli yılı aşkın süredir devam eden çatışmalı süreçte yeni bir sayfa açılıyor. Bu adım, sadece bir barış girişimi değil; aynı zamanda milletimizin ortak geleceğine, kardeşlik ve beraberliğine atılmış güçlü ve anlamlı bir adımdır. Bu gelişme, kadim topraklarımızda özlemle beklenen, barışın ve demokratik siyasetin yeniden yeşereceği bir dönemin başlangıcıdır.
İlk olarak, uzun yıllar boyunca çatışmalarda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı rahmetle anıyor, onların anılarına saygı duyuyoruz. Acının, dilin, ırkın veya inancın sınır tanımadığını, yaşanmış acıların ortak olduğunu ve hepimizin ortak kederle yüzleştiğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz. Bugün, Türk’ün, Kürt’ün, Çerkez’in, Arap’ın, Alevi’nin, Sünni’nin ve tüm kimliklerin gözyaşları aynı denizde birleşmiş, ortak acımız ve umudumuz yeniden şekillenmiştir. Bu acıların ve sevincin ortaklığı, geleceğimizi birlikte inşa etme irademizi pekiştirmektedir.
Şimdi, zamandır; ortak ve eşit yaşam iradesini, her şeyin önüne koyma zamanıdır. Demokratik, özgür ve hukuk devleti ilkelerine dayanan bir toplum yapısına ulaşmak için kararlılıkla adımlar atma zamanıdır. Bu topraklarda artık hiçbir genç, ne dağda ne şehirde toprağa düşmesin; bu ülkenin evlatları, barış ve kardeşlik içinde yaşamayı hak ediyorlar. Gelecek nesillere, inkarın ve silahların gölgesinde değil, siyasetin, diyalog ve demokratik uzlaşının sesinin yükseleceği bir ülke bırakma zamanıdır.
Yeni bir barış ve demokratik çözüm süreci, ülkemizde yeni bir başlangıca işaret etmektedir. DEM Parti olarak, bu tarihi dönüm noktasından sonra, Türkiye’nin demokratikleşme ve Kürt meselesinin çözümüne dair sorumlulukların, özellikle TBMM ve diğer demokratik kurumların üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğine inanıyoruz.
Demokrasinin ve adaletin sesi artık yükselmeli; toplumsal barışın inşası için meclislerin önündeki sorumluluklar yerine getirilmeli. Kalıcı ve sürdürülebilir bir barışı inşa etmek adına, yasal ve kurumsal zemini birlikte hazırlamak, en temel önceliğimiz olmalıdır. Bu, ülkemizin ve halkımızın geleceği için kaçınılmazdır.
Bu sürecin başarıyla sonuçlanması, yürütme erkinin ve siyasi iradenin de sorumluluğundadır. Barışın tesisi, sadece sözlerle değil, aynı zamanda güçlü adımlar ve kararlı politikalarla mümkün olacaktır. Bu noktada, Sayın Abdullah Öcalan’a ve onun barış iradesine samimiyetle bağlı kalan tüm aktörlere, barış yolunda emek veren ve çözüm iradesini destekleyen Sayın Devlet Bahçeli’ye, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve çözüm sürecine açık ve yapıcı yaklaşan muhalefet liderleri, özellikle Sayın Özgür Özel’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bugün, ülkemizin istikbali, tüm siyasi kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi 85 milyon yurttaşımızın ortak sorumluluğudur. Barış ve huzurun inşasında, herkesin katkısı ve sorumluluğu büyüktür. Bu büyük ve tarihi adımın, Ortadoğu’ya umut ve dünyaya ilham olmasını temenni ediyoruz.
DEM Parti olarak, halklarımıza ve mezopotamya topraklarına şu sözleri veriyoruz: Gerçeklerle yüzleşmekten, adaleti tesis etmekten kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Kaybettiğimiz sevdiklerin ruhunu incitecek hiçbir adıma ve süreci zayıflatacak herhangi bir söyleme izin vermeyeceğiz. Eşit yurttaşlık, demokratik siyaset ve barış yolunda kararlılıkla ilerleyecek, bu değerlerin savunucusu olmaya devam edeceğiz.
Bugün, büyük bir umut ve aynı zamanda ağır bir sorumluluğun yüklenmiş olduğunun farkındayız. Bu, bir son değil; yeni bir başlangıçtır. Bu irade ve kararlılığı, yaşamını barış ve halkların kardeşliği uğruna adayan, yüreği her zaman ezilenlerin yanında atan sevgili yol arkadaşımız Sırrı Süreyya Önder’i bir kez daha rahmetle anıyoruz. Barış ve kardeşlik ışığını, bu topraklarda, bu coğrafyada, tüm insanlık için mutlaka yeşerteceğiz.