COP31 için Türkiye’nin Antalya vizyonu ve küresel iklim liderliği: sürdürülebilirlik, inovasyon ve iş birliği odaklı, net stratejilerle küresel iklim hedefine katkı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, The Guardian’a verdiği röportajda COP31’e dair planlarını ve Türkiye’nin küresel iklim diplomasisindeki rolünü paylaştı. Türkiye’nin 2026’da düzenlemek üzere aday gösterdiği konferans sürecinde kararlı adımlar attığını belirtti.
Kurum, Akdeniz havzasında bulunduğu için iklim değişikliğinin etkilerini yaşayan ülkelerden biri olduklarını söyleyerek, gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumluluklarına vurgu yaptı ve Türkiye’nin çok taraflı iş birliğinde örnek bir aktör olduğuna dikkat çekti. Deneyimlerini paylaşma ve iklim diplomasisinde liderlik etme konusunda sürekli çaba gösterdiklerini ifade etti.
Türkiye, Avustralya ile ortak COP31’e ev sahipliği yapmaya hazır ifadesiyle, sürecin nasıl ilerlediğini anlattı. 2015’ten bu yana adaylık sürecinin nasıl şekillendiğini özetleyen Kurum, 2022’de Şarm El-Şeyh’te Ulusal Katkı Beyanı ile COP31 adaylığını teyit ettiklerini; Avustralya ile ortak bir plan için dostane görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Ülkelerin kazanacağı ortak bir başarı vizyonu üzerinde çalıştıklarını ve BM İklim Sekretaryası’nın desteğiyle yenilikçi çözümler üzerinde durduklarını söyledi.
COP31’in Antalya’da gerçekleşmesi hedefiyle ilgili olarak Kurum, ulaşım ve konaklama altyapısının avantajlarına işaret etti. Antalya’nın geçmişte G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasıyla dünya liderlerini ağırlama kapasitesine sahip olduğunu ve altyapısının bu büyük etkinlik için hazır olduğunu vurguladı.
Adil ve etkili bir liderliğe hazırız mesajını Belem’deki COP30 öncesi paylaşan Bakan Kurum, COP30’da Ulusal Katkı Beyanı’nı BM’ye sunmanın ve COP31 istişarelerini başarıyla yürütmenin hedeflendiğini belirtti. İklim krizine karşı çok taraflı ve kapsayıcı bir liderlik sergilemeyi amaçladıklarını vurguladı.
Küresel köprü vizyonu kapsamında COP31’e ev sahipliği hedefinin güçlü bir amacı temsil ettiğini ifade eden Kurum, Akdeniz, Afrika ve Pasifik gibi kırılgan bölgelerin dayanıklılığını artırmayı ve yeşil dönüşümde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında köprü kurmayı hedeflediklerini söyledi. Sadece bölgesel değil, küresel düzeyde bir COP Başkanlığı talebinin dünya için bir fırsat olduğuna inandıklarını belirtti.
2035 hedeflerimiz kapsamında emisyon azaltımlarını net bir biçimde ortaya koyan Kurum, 2035’te toplam 466 milyon ton emisyon azaltımı ve mevcut seviyelerin 643 milyon tona düşürülmesi hedefini hatırlattı. Enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık alanlarını kapsayan 7 sütunla ilerlediklerini, Emisyon Ticaret Sistemi, Yeşil Finans Stratejisi ve Ulusal Yeşil Taksonomi çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti.
Deprem sonrası sürdürülebilir konut üretimi üzerinde duran Bakan Kurum, Sıfır Atık Projesi’nin 8. yılında kaydedilen ilerlemelere değindi ve 14 milyon insanın etkilediği deprem sonrası 450 bin konut inşa edileceğini, bunların 300 bininin teslim edildiğini ve tümünün iklim dirençli ile Sıfır Atık uyumlu olacağını belirtti. Ayrıca Depozito Yönetim Sistemiyle atık geri dönüşümünün yeni bir aşamaya taşındığını kaydetti. TBMM’den geçen İklim Kanunu ile iklim krizine karşı daha dayanıklı bir gelecek inşa etmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.” “