COP30 Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin iklim ve kalkınma taahhütleri için somut adımlar ve uluslararası işbirliği vurgulanıyor.
Yılmaz, Belem’deki COP30 Liderler Zirvesi kapsamında, dünyanın artan gerilimleri ve iklim etkileriyle şekillenen karmaşık bir dönemi işaret etti. İnsanlığı zorlayan krizlerin çözümü için insani kalkınma ve küresel adaletin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı; Gazze başta olmak üzere insani krizlerin çözümünün öncelikli olduğunun altını çizdi.
İklim değişikliği artık sadece çevresel bir sorun değildir; sürdürülebilir kalkınma hedeflerini tehdit eden çok yönlü bir küresel meydan okumadır. Uluslararası dayanışma ve somut eylemler olmadan bu sorunun üstesinden gelinemeyeceğini belirten Yılmaz, Bakü’den Belem’e Yol Haritası ile belirlenen hedeflerin uygulanmasının hayati önemde olduğunu ifade etti. Ayrıca COP29 Finans Anlaşması’nın tam ve zamanında hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“SIFIR ATIK GİRİŞİMİ’Nİ HEM ULUSAL HEM DE KÜRESEL DÜZEYDE YAYGINLAŞTIRDIK” diyerek, Türkiye’nin iklim hedefleriyle uyumlu kalkınma stratejilerine odaklandığını dile getirdi. Ülkenin düşük karbonlu bir geleceğe yönelik yol haritası ve net-sıfır emisyon hedefi doğrultusunda 2053 vizyonunu teyit ettiğini; kısa ve uzun vadeli planlarda yenilenebilir enerji payını artırdığını, enerji verimliliğini güçlendirdiğini ve döngüsel ekonomi ilkelerini yaygınlaştırdığını söyledi. Demir yolu taşımacılığının teşvik edilmesi ve elektrikli araçlara geçişin hızlandırılması da bu çerçevede yer aldı.
TÜRKİYE, COP31’E EV SAHİPLİĞİ ADAYLIĞINI İFADE ETMİŞTİR başlığı altında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençleşen ve daha temiz bir ekonomiye geçiş vizyonunu hatırlatan Yılmaz, Türkiye’nin 2030 hedefine ulaşırken 2035’e yönelik hedeflerini de güncellediğini ifade etti. Ulusal Katkı Beyanı’nda (NDC) 2030 hedefi olarak görülen emisyon miktarını güncelleyen Türkiye’nin 2035 için 643 milyon ton emisyona düşüş hedefini benimsediğini belirtti. Ayrıca Meclis’ten Türkiye’nin ilk İklim Kanunu’nun geçirilmiş olması, Emisyon Ticaret Sistemi’nin uygulanması ve Ulusal Yeşil Taksonomi’nin oluşturulması konularında atılan adımları hatırlattı.
Yılmaz, küresel iklim mücadelesinde Türkiye’nin güney ve kuzey arasındaki köprü rolünü üstlenmeye hazır olduğunu dile getirerek, adil, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesi çerçevesinde herkes için daha güvenli ve yeşil bir dünyanın inşası için uluslararası iş birliğinin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Konuşmasının sonunda tüm taraflara teşekkür etti ve bu ortak çaba için kararlılığını yineledi.