Çocukların ölümü ve ihmal iddialarını Birkent ailesi özelinde kapsamlı bir inceleme ile ele alıyoruz. Tespitler, süreçler ve güvenlik soruları

22 Eylül’de Topçular Mahallesi’nde meydana gelen olayda Yücel ve Aleyna Birkent çifti ile iki çocukları, Alparslan (4) ve Melisa Rabia (2), birlikte yemekten sonra fenalık geçirince hastaneye kaldırıldı. Annede kalp krizi tespit edilirken, baba ve çocuklar tedavilerinin ardından taburcu oldu. Ertesi sabah ise çocuklar yeniden kötüleşince aile yeniden hastaneye başvurdu; fakat Alparslan ve Melisa Rabia hayatını kaybetti. Soruşturma kapsamında yemekten alınan örnekler temiz çıkarken, evin üst katında bulunan bir manavın bölümünün soğuk hava deposuna dönüştürüldüğü ve içeriye işlenmemiş tavukların doldurulduğu belirlendi. Numuneler incelemeye sevk edildi.
‘OĞLUM ET VE BALIK ÜRÜNLERİNİ SEVMİYOR’ Baba Yücel Birkent, ailece akşam yemeğinde tavuk, çorba ve makarna bulunduğunu anlatarak, oğlunun et ve tavuktan pek hoşlanmadığını belirtti. Çocuklar sabaha karşı rahatsızlık yaşamaya başlayınca kendisi de yorgunluk ve mide bulantıları ile karşılaştı; eşinin ve çocukların giderek kötüleşmesi üzerine hastaneye yöneldi. Birkent, yaşananları özetlerken, hastane süreçlerinde kendi tedavisini reddetme kararını, önce eşinin ardından çocuklarının tedavisine odaklanma şeklinde ifade etti.
‘SARI SERUM DA BU DURUMU BELKİ TETİKLEDİ’ Birkent, oğluna önce beyaz sonra sarı serum verildiğini belirtti. Doktorların sıvı kaybını ve aşırı terlemeyi dikkate aldığını ama hangi serumun hangi amaçla kullanıldığını bilmeyi zor bulduğunu ifade etti. Çocukların durumu kötüleştiğinde, doktorun kendisine oğlunun kaybına yaklaşmakta olduğunu söylediğini aktardı. Kızının kaybı için ise hastanenin adli vaka olarak kayıt yapmaması ve gerekli kan alma süreçlerinde aksaklıklar yaşandığını belirtti. Sarı serumun yasak olduğuna dair iddialar ve bu tedavinin olası etkileri üzerinde düşüncelerini paylaşan baba, konunun resmi soruşturmalara konu olup olmadığını sorguladı.
‘İKİ TARAFTA DA İHMAL VAR’ Evlerinin üst katındaki marketten kalan şüphe ve ihmal iddialarını dile getiren Birkent, işletmenin bir bölümünün soğuk hava deposuna dönüştürüldüğünü ve mutfak alanlarına sızan suların, yiyecek güvenliği açısından endişe yarattığını söyledi. İki taraf için de ağır ihmal iddialarına işaret eden baba, bu konuların netleşmesi için soruşturmanın ilerleyişini beklediklerini belirtti.
‘ÇOCUKLARIMIN KABRİNE GİDEMİYORUM, AĞIR GELİYOR’ Baba, çocukların anılarını koruyabilmek adına evdeki hatıraları ve oyuncakları toplamaya çalıştığını, ancak bu süreçte kabullenmenin ve yasın ağır geldiğini ifade etti. Çocukların mezarlarına gidemediğini ve kabullenmenin zaman aldığını söyleyen Birkent, gerçeğin ortaya çıkması ve sorumluların hesap vermesi için adli süreçlerin sonuçlanmasını ümit ettiğini belirtti.
‘MÜŞAHEDE ALANINDA ‘ANNE’ DEDİKLERİNİ BİR KERE DUYDUM’ Aleyna Birkent, sevk edilmeden önce çocuklarını gördüğünü ve onların yanında bulunmaktan duyduğu üzüntüyü paylaştı. Yoğun bakım sürecinde oğluna seslenişi ve kızını son defa görme anını anlattı. Sevk öncesi karşılaştığı duyguları ve çocuklarının son anlarını hatırlatan anne, süreçle ilgili derin kayıplarını dile getirdi.
‘HASTANENİN İHMALİ VAR’ Anne, evdeyken karşılaştığı haberleri ve yoğun bakımda geçirilen haftayı anlatarak, “Çocuklarımızı kurtaramadılar” sözleriyle yaşadığı derin acıyı ifade etti. Sarı serum iddiaları ve antibiyotik alerjisine rağmen tedaviye ilişkin endişelerini dile getirdi. Kayıplarının ardından hastanenin tutumunu ve iletişimini eleştirdi ve olayın aydınlatılması için adli süreçlerin gereğini vurguladı.
(DHA)