Çocukları korumak için toplumsal güvenlik ve kolektif mücadele: istismar ve tehditlere karşı bilinçli, güvenli ve dayanışmalı bir gelecek.
Çocuklarımızın güvenliğini tehdit eden iç ve dış aktörlerin çarpık niyetleri, toplumsal dokuyu derinden sarsan bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Son dönemde çocuklara yönelik suçlamaların ve olumsuz kavramların yaygınlaşması, bilinçli veya bilinçsiz biçimde toplumsal bellek üzerinde baskı kuruyor ve bu durumun aşılması için olağanüstü bir dikkat ve kararlılık gerektiriyor. ÇOCUKLARIN İSTİSMARI VAHİM VE YAKIN BİR TEHDİT OLARAK KARŞIMIZDADIR ifadesiyle altı çizilen gerçek şu ki, çocuklar masumiyetin en temel simgesidir ve mevzuatta reşit olmayan bireylere ilişkin koruyucu hükümler ayrıntılı şekilde belirlenmiştir.
Çocukları suç işlemek için kullanmaya yönelik tehditler, sosyal ve ekonomik zorlukların gölgesinde büyüyen çatışmalı bir çevrenin ürünü olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle çocukların gelişim sürecini etkileyen ailevi ve çevresel kırılganlıklar, onları tehlikeli davranışlara sürükleyen bir mekanizmaya dönüşmemeli; toplum olarak bu yönlü riskleri tespit etmek ve güçlendirmek için kapsamlı bir analiz şarttır. Çocuklar geleceğimizdir; onları korumak ve onları güvenli bir şekilde yetiştirmek herkesin sorumluluğudur.
TEZGAH VE TUZAKLARA KAPILAN ÇOCUKLARIN ÖLÜMCÜL BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜĞÜ MUHAKKAKTIR ifadesinin öne çıkan mesajı, suç örgütlerinin ve izinsiz eylemlerin, çocukları nasıl birer tehdit aracına dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. Şiddet içeren eylemlerin tetikçisi haline gelen çocuklar, toplumsal güvenliği tehdit ederken, bu durumun engellendiği sürdürülebilir bir güvenlik ve adalet sistemi kurulması zaruridir. İzmir ve Ankara gibi kentlerde görülen vakalar, mevzuat ve uygulamalardaki eksikliklerin giderilmesi gerektiğini gösteriyor.
Toplumsal huzurun sağlanması adına, ADALET MAKAMLARININ GÖREVLERİNİ ÖZVERİYLE YAPTIKLARINDAN ŞÜPHE DUYULMAMALIDIR ifadesiyle ifade edilen düşünce, kolluk, adalet ve infaz kurumlarının eşgüdümlü hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Suçla mücadelede; güvenlik, adalet ve rehabilitasyon süreçlerinin birbirini tamamlayacağı bir yaklaşım hayati önemdedir. Bu kapsamda, çocukların suça sürüklenmesini önlemek için önleyici tedbirlerin güçlendirilmesi ve adil yargılama süreçlerinin hızla işlemeye devam etmesi esastır.
HUKUKİ DÜZENLEME ÖNERİSİ olarak öne sürülen yaklaşım, çocukları korurken suçluluk ve cezalandırma meselelerini dengeli bir çerçeve içinde ele almak üzerine kuruludur. Yasa yapıcılar, ikame eden gençleri hedef alan askeri ve sivil güvenlik tedbirlerini netleştirmek, yasa dışı silah kullanımı ve internet mecrasındaki provoke edici içeriklerin tanımını güncellemek ve çocuklar için 15-18 yaş grubundaki süreçleri adil biçimde yeniden değerlendirmek üzere adımlar atmalıdır. Ayrıca, sokak çeteleriyle mücadelede kararlı ve sürekli bir politika benimsenmesi gereklidir.
Toplumsal belge ve güvenlik alanında, DEĞERLERİMİZİ KORUMAK VE GELECEĞİ GÜVENCEYE ALMAK amacıyla, devletin adalet dağıtımında güvenilirliğini artırıcı önlemler konuşulmalı, suç işleyenlerin cezalarının toplumdan tecrit edilmesi prensibi net bir şekilde uygulanmalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplumsal güvenlik arasındaki hassas denge gözetilerek, yeni yasal tedbirler hayata geçirilmeli ve özellikle çocukların suç işlemeye iten etkileyen faktörler hedef alınmalıdır. Bu yaklaşım, BAŞKANLIK ve BAKANLIKLARIN SÜRDÜLEN ÇALIŞMALARI ile sahada tutarlı bir uyum ve etkili sonuçlar doğuracaktır.
Son olarak, ÇOCUKLARIN SUÇA SÜRÜKLENMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN SİBER GÜVENLİK, MEDYA ve İNTERNET DENETİMİ gibi konulara odaklanan tedbirler, toplumsal zararın azaltılması açısından kritik öneme sahiptir. Bu yönde atılacak adımlar, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve haklı adalet anlayışını hâkim kılmak amacıyla sürekli ve kararlı biçimde sürdürülmelidir.