Çıtlatmadan, kıtlatmadan 2 kez düşünün: Yanlış biliyoruz, masum olmayabilir. Tersine bakışla gerçekleri keşfedin.
Eklem ve bağ dokularından gelen çıtırtı sesleri çoğu zaman zararsız gibi görünse de, eşlik eden ağrı veya şişlik söz konusuysa altında yatan olası bir problemi işaret edebilir. Uzmanlar, eklem seslerinin tek başına tanı koydurmadığını, beslenme alışkanlıkları, iltihaplanma seviyesi ve günlük hareket miktarının da eklem sağlığını etkilediğini vurguluyor.
Çıtırdama seslerinin aslında ne anlama geldiğini merak edenler için Orthopedik ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Burak Yalçın şu ana başlıkları paylaştı:
Bazı durumlarda eklemlerden duyulan sesler çeşitli sebeplerle ortaya çıkabilir. Sesler nadir görülebilirken, tekrarlayan hareketlerde veya kas gerginliğinde belirginleşen tıklama ve çıtırtılar, çoğu kişide kronikleşebilir. Masum görünen bu sesler bile ağrı ve şişlikle birlikteyse gerçek bir sorun riskine işaret edebilir.
Birinci neden olarak eklem gazlarının hareketi öne çıkıyor. Eklemlerde bulunan sinovyal sıvı, gazlar içerir ve eklem hareket ettirildiğinde bu gaz kabarcıkları patlayarak çıtlatı veya tıkırtı sesi çıkarabilir. Genelde zararsızdır ve müdahale gerektirmez; parmak çıtlatma benzeri durumu düşünmek yeterli olabilir.
İkinci olarak, tendonlar ve bağlar hareket sırasında kemik çıkıntıları üzerinden geçerken sürtünme yapabilir ve bu nedenle sesler oluşabilir; özellikle tekrarlayan hareketler veya kas gerginliği bu durumu belirginleştirebilir.
Üçüncü olarak, eklem yüzeylerindeki aşınma da seslere yol açabilir. Yaşlanma veya aşırı kullanım sonucu kıkırdak dokusu zarar görüp pürüzlüleştiğinde kemik yüzeyleri birbirine sürtünerek çıtırtı çıkarabilir. Bu durum özellikle dizde sık görülür ve krepitasyon sıklıkla ağrı veya hareket kısıtlılığıyla birlikte olabilir. Menisküs yırtıkları da dizden gelen çıtırtı seslerinin muhtemel nedenleri arasındadır; bu tür yırtıklar spor yaralanmalarından sonra sıkça görülür ve ağrı ile birlikte ortaya çıkabilir.
Eklemlerdeki yapısal bozukluklar da bu sesleri tetikleyebilir. Geçmiş yaralanmalar veya eklem uyumsuzlukları hareket sırasında çıtlatma veya sürtünme benzeri seslere zemin hazırlayabilir. Örneğin omuzda rotator manşet sorunları veya eklem kireçlenmesi bu tür seslere neden olabilir. İltihaplanma; tendinit veya bursit gibi durumlar da eklem hareketleri sırasında ses çıkarmaya yol açabilir. Romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar da krepitasyona sebep olabilir.
Yaşın ilerlemesiyle eklemlerden gelen sesler genelde daha sık duyulur. Bu durumun bir sonucu olarak kıkırdak aşınması, sinovyal sıvıdaki değişiklikler ve bağ dokusu ile tendonlardaki esneklik kaybı gibi faktörler ön planda olur. Ayrıca küçük değişiklikler (osteofitler) ve kas dengesizlikleri de bu sessel değişime katkıda bulunabilir.
Peki, eklemlerden gelen sesler ne zaman tehlikeli bir boyuta ulaşır? Doç. Dr. Yalçın şu şekilde özetledi: genellikle tek başına, ağrı yoksa, endişe nedeni değildir. Ancak ek belirtiler veya şüpheler varsa bir uzmana başvurmak gerekir. Aşağıdaki bulgular mevcutsa ortopedi veya fizik tedavi uzmanına danışmak önemli olabilir:
Toplumda yaygın olan bu alışkanlıklar hakkında Prof. Dr. Yalçın, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye yol açtığına dair güçlü bir kanıt olmadığını belirtirken, bazı çalışmalar düzenli çıtlatanlar ile yapmayanlar arasında el kireçlenmesi riskinde anlamlı bir fark bulmadı. Ancak boyun, sırt ve omuz gibi büyük eklemleri kıtlatmanın durum üzerinde farklı etkileri olabilir. Bu tür hareketlerin kireçlenmeye doğrudan yol açmadığını, ancak kireçlenmenin genetik yatkınlık, yaşlanma, önceki yaralanmalar, aşırı kilo ve eklemlerin aşırı yüklenmesi gibi bir kombinasyonla geliştiğini ifade etti.
Eklem kireçlenmesi veya başka yapısal sorunlar varsa bu eklemleri yanlış veya aşırı zorlayıcı şekilde kıtlatmaya çalışmanın durumu kötüleştirebileceğini belirtti. Özellikle omurga gibi hassas bölgelerde bilinçsizce yapılan zorlamalar eklem yüzeylerindeki baskıyı artırabilir, kıkırdak hasarını ilerletebilir veya çevre dokulara zarar verebilir. Bu durumda profesyonel eklem manipülasyonu yapan bir fizyoterapist veya kayropraktör tarafından yapılan müdahale, kısıtlılığı gidermek ve ağrıyı azaltmak açısından güvenli ve etkili olabilir.
Gelecekteki sorunları önlemek için egzersiz, kilo yönetimi ve beslenme gibi faktörlere odaklanmak gerekir. Doğru türde ve doğru yoğunlukta egzersiz, eklem sağlığının temel taşlarındandır. Aynı zamanda mevcut kiloyu korumak veya gerektiğinde kilo vermek, özellikle diz, kalça ve omurga gibi yük taşıyan eklemler üzerindeki baskıyı azaltır. Yüzme, bisiklet, yürüyüş ve eliptik gibi aktivitelere yönelmek, eklemlere aşırı yük bindirmeden kardiyovasküler sağlığı destekler ve eklem sıvısının dolaşımını artırır.
Yaşla birlikte artan yükler için anti-inflamatuar ve kıkırdak destekleyici besinler, kalsiyum ve D vitamini açısından zengin besinler tüketilmesi önerilir; işlenmiş gıdalardan ise olabildiğince uzak durulmalıdır. Beslenmenin yanı sıra günlük aktivitelerde doğru duruş ve hareket biçimleri de eklem sağlığı için kritiktir. Yeterli dinlenme ve kaliteli uyku, vücudun onarımı için vazgeçilmezdir; uyku iltihaplanmayı azaltır ve genel sağlık durumunu destekler.
Son olarak Doç. Dr. Yalçın, eklemlerinizin kendini onarması için yeterli dinlenmenin şart olduğunu hatırlattı: Kaliteli uyku, iltihaplanmayı azaltır ve genel sağlığı iyileştirir.