CHP kurultayı iptal davasında istinaf başvurusu ve gerekçeli karar özeti: süreci özetleyen, aday ve karar gelişmeleri hakkında kısa bilgilendirme.

İstinaf talebi, CHP’nin şaibeli olduğu iddia edilen 38. Olağan Kurultayıyla ilgili davada ilk derece kararının ardından gelmiş durumda. Davacıların avukatı, 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne iletilmek üzere gerekli dilekçeyi göndermek üzeredir.
GEREKÇELİ KARARIN ÖNEMLİ NOKTALARI Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4-5 Kasım 2023 tarihinde düzenlenen Kurultayın iptal edilmesi talebinin “konusuz kalması” gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmetti. Vergilendirme ve denetim kapsamında Siyasi Partiler Kanunu ile uyumlu olarak, 24 Eylül’de CHP İstanbul Olağanüstü İl Kongresi’nin ve 21 Eylül’de CHP 22. Olağanüstü Kurultayı’nın gerçekleştiği belirtiliyor. Bu yeni süreçler sonucunda il başkanları, genel başkan ve parti organlarının seçimleri yapılıp tasdik edildiği kaydediliyor.
Gerekçeli kararda iptali istenen eski kurultay ve kongreler için artık hukuki yararın bulunmadığı vurgulanıyor. İlçe seçim kurulu tarafından tasdik edilen seçimlerin altı çizilirken, kararın şu bölümünde ‘davalı siyasi partinin olağanüstü il kongresi ve kurultayında da seçimlerin yapıldığı anlaşıldığı’ ifade ediliyor. Sonuç olarak, dava konusu olayların konu bakımından yeniden karar verilmesini gerekli kılacak bir durum bulunmaması üzerine esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Birleşen davalarda bazı davacıların dava açma ehliyetleriyle ilgili sorunlar da dile getirildi. Lütfü Savaş’ın 38. Olağan Kurultay delegesi olduğu, ancak 11 Aralık 2024’te Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla partiden ihraç edildiği; Yılmaz Özkanat’ın ise 14 Mayıs 2025 tarihinde kesin ihraç cezası aldığı kaydedildi. Bu durumlarda söz konusu kişilerin dava açma ehliyetinin bulunmadığı ifade edildi.
“DELEGELERİN İRADELERİNİN FESADA UĞRADIĞINA KANAAT EDİLMEMİŞTİR” başlığı altında özetlenen bölümde, 38. Kurultay öncesinde bazı delegelerin menfaat temin edilerek iradenin bozulduğu iddialarına değinildi. Soruşturma dosyalarındaki tanık beyanları doğrultusunda bazı delegelerin menfaat temin edildiği belirtilse de delegelerin “size oy verirsek, bana ne kadar vereceksiniz” şeklindeki pazarlıkla iradelerinin fesada uğradığı sonucuna varılamadığı ifade edildi. Gerekçede ayrıca oy kullanma karşılığında talepte bulunan delegelerin iradelerinin fesada uğradığına dair kesin bir tespit bulunmadığı ve bu kişilerle ilgili incelemenin Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca yürütüldüğü hatırlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, bazı delegelere menfaat temin edilmesiyle seçime hile karıştırıldığı iddiasının bulunduğu ancak bu iddianın davada net bir şekilde ispatlanamadığı ifade edildi.