Türkiye’nin stratejik hamlesi: Ceyhan Polipropilen ve Sıvı Yük Terminali Projesi ile sanayi altyapısı güçleniyor, yatırım ve enerji güvenliği artırılıyor.

Türkiye’nin özel sektörünün bugüne kadar attığı en büyük ağır sanayi adımlarından biri olan Ceyhan Projesi, Adana’daki PP üretim tesisi ve sıvı yük terminaliyle hızlı bir ilerleme kaydediyor. Proje, PETROKİMYA alanında dışa bağımlılığı azaltmayı ve yıllık 300 milyon dolar civarında cari açığın dengelenmesine katkı sağlamayı hedefliyor.
Rönesans Holding Onursal Başkanı Dr. Erman Ilıcak, 32 yıl süren uluslararası operasyonlar ve global ölçekli iş tecrübesine vurgu yaparak, şirketin dünya pazarlarındaki konumunu şu sözlerle özetledi: 35 bin çalışan ve gelirlerin yarısının yurtdışından geldiği bir yapı; dünyanın en zorlu pazarlarında elde edilen kazanımlar, Türkiye’nin geleceğine yönelik yatırımlara dönüştürülüyor.
Projeye toplam yatırım olarak 2 milyar dolar hedeflenmiş olup, ülke çapında büyüme ve teknoloji odaklı üretim üzerinde duruluyor. PDHPP tesisi için Cezayirli Sonatrach, sıvı yük terminali için Norveçli Stolt-Nielsen ile ortaklık kuruldu. Yatırımın finansmanı 1,3 milyar dolar uluslararası krediyle ve yaklaşık 700 milyon dolar özkaynakla destekleniyor; proje kapsamında 12 ülkeden 30’dan fazla firma iş birliği yapıyor. Bu süreç, 6 yıllık bir geliştirme ve finansman yolculuğunu içeriyor; inşaata ise uluslararası finansörlerin katılımıyla bir yıl önce başlanmış durumda.
Rekabetçilik açısından önemli olan mevcut ithalat bağımlılığına dair analizler, Türkiye’nin plastik hammadde ithalatında önemli bir paya sahip olduğunu gösteriyor. Polipropilen ve polietilen ürünlerinin ithalatın büyük bölümünü oluşturduğu bu tablo, yerli üretimin sınırlı kalması ve stok ile tedarik risklerini beraberinde getiriyor. Bu durum, sanayicinin rekabet gücünü zayıflatıyor ve ihracat hedeflerinde zorluklar yaratıyor. Proje ile ithalata bağımlılığın azalması öngörülüyor.
Projenin lokasyonu, deniz kıyısını kullanması sayesinde lojistik avantajı sağlıyor ve Gaziantep, Adana ile Kayseri gibi tüketim yoğun bölgeler için kısa mesafelerde erişim imkanı sunuyor. Ayrıca Doğu Akdeniz Petrokimya Kümelenmesi ve Limanı (DAPEK) kapsamında entegrasyon hedefleniyor. Endüstri bölgesine kritik altyapı hizmetleri kurulması ve ek yatırımlar için fizibilite çalışmaları başlatıldı; yatırımcılar için kapılar açık tutuluyor.
Geçen yıl yaklaşık 4 milyar avro ciro elde edildiğini belirten Ilıcak, şirketin dünya genelinde Hollanda, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde operasyonlar yürüttüğünü ve Orta Asya pazarlarına hızlı bir giriş yaptıklarını ifade etti. Türk mühendis ve işçilerinin yurt dışı projelerinde yer alması temel kriter olarak öne çıkıyor; bu yaklaşım, ekiplerin başarı için vazgeçilmez olduğuna işaret ediyor.
Yatırım süreci boyunca Port of Rotterdam ve Jurong Adası gibi küresel örneklerden ilham alınarak Doğu Akdeniz’de entegre bir endüstri bölgesi kuruldu. PP tesisinin de dahil edildiği DAPEK, Türkiye’nin en büyük endüstri bölgelerinden birine dönüşme potansiyeli taşıyor. Bu altyapı odaklı yaklaşım, elektrik, doğalgaz, su ve ulaşım altyapılarının geliştirilmesini ve endüstri bölgesine ek yatırım planlarını kapsıyor. Kapılarımız açık mesajı ile yatırımcılar için yeşil ışık yakılıyor.
Girişimlerin toplamı 14 milyar dolara ulaşacak şekilde, önümüzdeki üç yıl içinde Türkiye’deki toplam yatırım miktarını 14 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz. Yerli ortaklıkların yabancı ortaklarla güçlendirilmesi ve yüksek katma değerli ürünlerin ülke içinde üretilmesi, geleceğe dönük stratejimizin temelini oluşturuyor.