Çanakkale Boğazı’ndaki ilk saldırıyı ve şehitlerin anısını arşivleleyen derin bir bakış: tarih, saygı ve hafıza.

3 Kasım 1914 tarihinde boğazın girişinin bombardımanı sırasında 5 subay ve 81 erin şehit olduğu olay, harp kayıtlarında ayrıntılı olarak yer almaktadır. ÇOMÜ’den Dr. İsmail Sabah, bu mağrur anın Çanakkale Mücadelesi’nin kahramanlığının simgesi olarak kabul gördüğünü vurgulamaktadır. Bu saldırı, İngiliz ve Fransız donanmalarının boğazı hedef almasıyla başlayan ve 111 yıl önce yaşanan olaylar zincirinin başlangıcını oluşturan bir dönemeçtir.
Karadeniz Baskını olarak tarihe geçen hareketin ardından Winston Churchill’in emriyle müttefik filo, boğazın iki yakasını da bombardıman altına almıştır. Amiral Limpus’un farklı görüşlerine kulak asılmadan verilen karar, limanların etrafında yoğun bir ateş altında kalmasına yol açtı. Olayın yaşandığı dakikalarda, 06.55’te Amiral gemisinin açtığı topçu ateşiyle başlanan bombardımanda kısa mesafeden atılan atışlar gemilere isabet etmedi; buna karşılık Seddülbahir ve Ertuğrul Tabyaları dan gelen karşı ateşler de etkisiz kalmıştır.
GÖRGÜ TANIKLARINDAN BİRİ ŞEMSETTİN ÇAMOĞLU, 06.15’te 18 parçadan oluşan bir filo yaklaşırken, olay anında havaya karışan dumanın içindeki karanlık tablo da tek tek açığa çıktı. Şiddetli patlama sonucu bölgeyi kaplayan duman arasında, toplam 81 şehit ve 5 subayın kaybı yaşandı. Bu acı olayın ortasında, Çanakkale’nin belediye başkanı adayı olan Şemsettin Çamoğlu’nun da o anları bizzat yaşamış olması, raporlara yansıyan insani yönleri güçlendirmektedir.
ÇANAKKALE KAHRAMANLIĞININ TİMSALİ OLABİLECEK ANITLARDAN BİRİ OLMA HÜVİYETİ taşıyan bu alanda, olayın sonrasında yaralılar önce sığınaklara alınmış, enkaz altında kalanlar için ise kurtarma çalışmaları sürdürülmüştür. Saha raporlarında, yaralıların sıhhiye ekipleri tarafından taşınması ve şehitlerin cesetlerinin toplanması süreçleri ayrıntılı biçimde anlatılır. Bir gün sonra yapılan defin törenlerinde şehitler toprağa verilirken, bu noktanın Çanakkale mücadelesinin ilk şehitlerini verdiği önemli bir anıt olduğuna vurgu yapılır. Bu bölgeye gelen ziyaretçilere ilişkin kitabe metnindeki mesaj da, günümüz için bir toplumsal sorumluluk çağrısı olarak okunur: “Ey Zair! Sen bugünkü hayat ve saadetini burada medfun şühedaya medyunsun. Onlara minnet borcunu unutma.” Bu miras, aradan geçmiş 111 yılın ardından da hatıralarla canlı kalmaya devam etmektedir.