DOLAR
42,3327
EURO
49,0625
ALTIN
5.539,85
BIST
10.728,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
22°C
Cumartesi Çok Bulutlu
22°C

Blue Moon: Hart’ın İçsel Çöküşü ve Rodger–Hammerstein Yolculuğu

Blue Moon: Hart’ın içsel çöküşü ve Rodger–Hammerstein yolculuğunu keşfeden derin bir analiz ve etkileyici bir hikaye içeriği.

Blue Moon: Hart’ın İçsel Çöküşü ve Rodger–Hammerstein Yolculuğu
15.11.2025 07:25
A+
A-

Hayat ve sanat arasındaki gerilimi ortaya seren bu anlatı, Lorenz Hart ile Richard Rodgers’ın geniş Broadway dönemi mirasına odaklanıyor. Hart’ın neşeli olarak tasvir edilen yanının hemen arkasında gizlenen içsel hüzünler ve Hart–Rodgers işbirliğinin ilk kırılma noktaları, Oklahoma!’nın sahneye çıkışıyla birleşince, Hart’ın dünyası derinleşiyor. İlk başlarda Hart’ın yalnızlığını barlara ve piyanoya yansıtan sahneler, kameranın 31 Mart 1943 gecesi Sardi’s barına uzandığında daha da keskinleşiyor. Bu anlar, seyirciyi Hart’ın iç hesaplaşmalarına götürürken, onun tezat dolu kişiliğini sade ama etkili bir dille gözler önüne seriyor.

Aşk değil dostluk teması, filmin merkezinde duran güçlü bir vurgu olarak öne çıkıyor. Ethan Hawke, Lorenz Hart’ı sahneye taşıyarak onun kısa boylu ve kırılgan görünen yanını dramatize etmeye çalışıyor; ancak performans, fiziksel benzerlik kadar karakterin derinliğini de tam olarak yansıtmakta zorlanıyor. Hawke’ın bedensel yaklaşımı, Hart’ın derinliğini çoğu kez yapay bir dublörlük hissiyle gölgeliyor. Margaret Qualley ile olan uzun sohbet sahnelerinde dengenin bozulması ve ekranın sahneleri arasındaki uyumsuzluk, karakterler arasındaki mesafeyi daha da belirginleştiriyor.

Bir diğer önemli performans, Richard Rodgers rolünde karşımıza çıkan Andrew Scott tarafından gösteriliyor. Hawke’ın zıt yönünü yansıtan Scott, Rodgers’ın yaşamında daha gerçekçi bir ton yakalamayı başarıyor ve bu ikili arasındaki çatışmayı izleyiciye daha inandırıcı bir şekilde sunuyor. Yönetmenin Hart’a verdiği tavsiyeler, bu projede hurtlayan bir dostluk hikâyesine yönelmenin altını çiziyor; gençliğin getirdiği tavizler ve yaratıcı ortaklıklar arasında bir denge kurmaya çalışırken, filmin “Butch Cassidy and the Sundance Kid”e uzanan yolculuğu gözlemleniyor.

Ekip ve mekânın etkileyici uyumu Bu anlatı, Hart’ın hayatının bulunduğu dönemden bağımsız olarak yapılandıran bir kurguya sahip. İkinci uzun metrajlı çalışma olan “Now You See Me: Now You Don’t” ise bu kez illüzyonlar, sürpriz dönüşler ve sofistike bir elmas soygunu etrafında şekilleniyor. Oyuncu kadrosunda Jesse Eisenberg, Woody Harrelson, Isla Fisher ve diğerleri geri dönüyor; yeni karakterlerle birlikte genişleyen ekip, Ruben Fleischer’ın yönetmenliğinde perdeye taşınıyor. Zambak gibi zarif bir akışı olan bu film, Zombieland, Uncharted ve Venom: Zehirli Öfke gibi yapımlardan tanınan yönetmenin imzasını taşıyor ve fragman varyasyonlarıyla merak uyandırıyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.