DOLAR
42,9027
EURO
50,5598
ALTIN
6.252,42
BIST
11.294,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
8°C
İstanbul
8°C
Yağmurlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Salı Hafif Yağmurlu
13°C
Çarşamba Az Bulutlu
5°C
Perşembe Az Bulutlu
5°C

Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933 – Cumhuriyet’in Kentsel Dönüşümünün Görsel Hafızası

Ankara’nın Cumhuriyet ile başlayan kentsel dönüşümünü, 1923-1933 arasındaki görsel hafıza ve şehir kurma süreciyle keşfedin.

Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933 – Cumhuriyet’in Kentsel Dönüşümünün Görsel Hafızası
28.12.2025 07:42
A+
A-

Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933 sergisi, Müze Gazhane’de ziyaretçilerle buluşuyor. Bu proje, Ankara’nın kuruluş yıllarını derinlemesine inceleyen bir kentsel rehber niteliğinde; binalardan çok bir toplumun ve yaşam biçiminin nasıl inşa edildiğini belgeleyen belgelerle destekleniyor. Küratörler Ali Cengizkan ve N. Müge Cengizkan’ın koordinasyonunda hazırlanan sergi, Cumhuriyet’in ilk on yılında şehir üzerinde oluşturulan mimari genetiği, barınma politikalarını ve toplumsal dönüşüm hedeflerini, sökülüp takılabilen metal modüllerden oluşan dinamik bir tasarımla gözler önüne seren bir anlatı sunuyor. Şehrin yeni insanları bölümünde, Carl Christoph Lörcher’in planları bu kentin Yenişehir bölgesinin temelini atarken, sergide yer alan belgeler kentin parkları, meydanları ve kamusal alanlarının nasıl yaşayan bir organizma gibi kurgulandığını gösteriyor. Alman plancı Josef Brix ise Ankara Kalesi’ni “şehrin tacı” olarak görüyor ve Gazi Paşa’nın Çiftliği’ni bir barış armağanı olarak nitelendiriyor. Fransız plancı Léon Jaussely ise sergideki sözlerle “Büyük bir şehir inşası, küçük bir iş değildir” ifadesini ön plana çıkarıyor ve Ankara’nın dünyayla kıyaslanabilir bir yerel modernizm merkezi olma hedefini sık sık hatırlatıyor. Sergi, kent için sadece taş ve beton değil; Şehrin İnsanları adıyla öne çıkan bölümde bu dönüşümün öznesi olan bireyleri de merkeze alıyor. Bürokratlardan memurlara, yargıçlardan doktorlara, bahçıvanlardan şoförlere, postacılardan itfaiyecilere, tüccarlardan banka çalışanlarına kadar kenti oluşturan bu yeni insanlar, fotoğraflar ve objeler aracılığıyla serginin büyük tablosuna eşlik ediyorlar. Kooperatifleşmeden apartmanlaşmaya bölümünde ise Yenişehir’in ilk 10 yıl içinde inşa edilen 320 özgün konuttan bugün yalnızca 10’unun ayakta kaldığını görmek, kentsel hafızamızın kırılganlığına dikkat çekiyor. Sergilenen maketler ve 1939 yılı hava fotoğraflarını temel alan 3D modeller, bu mirası yeniden canlandırıyor. Dönemin lojistik zorluklarını ve inşa etme coşkusunu yansıtan bu süreç, tebaa kültüründen yurttaşlığa giden fiziksel bir evrimi de gözler önüne seriyor. Sovyetler Birliği yapımı “Türkiye’nin Kalbi Ankara” kaydı ise 1920’ler ve 1930’lar başkentinin ritmini günümüze taşıyor; sergi 22 Mart 2026’ya dek ücretsiz olarak gezilebiliyor ve 350’nin üzerinde özgün fotoğraf ile dönem videoları bu hikâyeyi zenginleştiriyor. ‘Bize düşen ne?’ başlığı altında ziyaretçiler sergi sonunda düşüncelerini paylaşıyor; anı defterlerinde farklı dillerde teşekkür mesajları bulunuyor ve bir ziyaretçi güvenli bir aydınlanmayla şu soruyu soruyor: “Bir şehri kurarken bize düşen nedir?”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.