DOLAR
38,7946
EURO
43,4613
ALTIN
4.062,48
BIST
9.700,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Parçalı Bulutlu
18°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
21°C
Cuma Hafif Yağmurlu
21°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
20°C

BİLGİ VE BİLGELİK

BİLGİ VE BİLGELİK

 

 

Hipotenüs formülünü,

dik açılı bir üçgenin her kenarıyla oluşan karelerle

ilgili olduğunu bilmeden onunla işlem yapmak

ne kadar eğitici olabilir!

 

 

Türkiye’de eğitimcilerin temel sorunu şudur: Eğitimciler, emek vererek bir yere varırlar. Yürüyorken yaşadıklarını ve vardıkları yerde gördüklerini bilgi diye öğrencilere anlatırlar. Bu nesnel bir bilgi değil, bu öznel bir deneyimdir, bu bir yorumdur. Çünkü sonuç odaklılar böyle düşünürler, böyle hissederler, böyle yürürler. Oysa bilgelik ise en baştan, en tepeden en dipten inanmayla, düşünmeyle, hissetmeyle ve davranmayla başlar; en dibe nasıl inileceğini, en ileriye nasıl gidileceğini ve en tepeye nasıl çıkılacağını sora sora en iyi sonuca ulaşır ve bir hükme varırlar.

Yürüyorken ve yolculuğun sonunda zihninde varılan bir sonuç deneyimdir, nesnel bir bilgi değildir. Memleketimizde eğitimin ve eğitimcilerin en temel sorunu bir düşünme, bir düşünce ve bir felsefe sorunudur.  Dünyamızda en gerçekçi hedefe en doğru yoldan ulaşmada ne söylediğin değil ne söyleyemediğin önlemlidir ne göremediğin ne hissedemediğin ne düşünemediğin önemlidir. Yazdığında veya söylediğinde veyahut çizdiğinde neyi eksik bıraktığın çok daha önemlidir.

Bir şeyin mantığını, matematiğini, felsefesini bilmeden, anlamadan ve daha önemlisi yaşamadan konuşulanlar da yazılanlar da sonuç odaklıdır. En öncesine, başlangıcına, sürece dair hikayeleri verir fakat nesnel bilgi veremez. Formül bir sonuçtur, yargı ifade eden cümle bir sonuçtur, çizilen bir tablo sonuçtur, yazılan bir şiir sonuçtur, çekilen bir fotoğraf sonuçtur… O şeyin meydana geliş hikâyesini, hikâyenin başladığı anı, hikâyenin başladığı zamandan önceki hikayeleri bilmeden, düşünmeden, anlamadan karşısında durduğumuz tabloyu, okuduğumuz edebi metni, şu an bu yazıyı yazarken kullandığımız bilgisayarı anlamak ve nesnel bir sonuca varmak ne kadar mümkündür? Ya önceki hikayeler kadar bu hikâyenin doğuracağı hikâyeler? Sonuç bir bilgi değildir, sonuca nasıl ulaşıldığı da. Bilgi daha yukarıdan, daha derinden ve daha ileriden bakılarak ulaşılan şeydir. Hipotenüs formülünü, dik açılı bir üçgenin her kenarıyla oluşan karelerle ilgili olduğunu bilmeden onunla işlem yapmak ne kadar eğitici olabilir! Her şeyin arkasında bir bilgi, felsefe ve bir sistem vardır. O sistemi bilmek zorundayız. Ondan önce sistem okumasını bilmek zorundayız. Ondan önceki adım okumayı bilmek zorundayız. Ve en baştan Allah’ın ‘Oku!’ emrini, Kitap’ına uygun anlamak zorundayız.

Türkiye’de insanların kendi yürüyüşlerinden elde ettikleri bilgileri, nesnel bilgi diye insanlara anlatma sorunu yaşıyoruz. Formül nesnel bir bilgidir fakat o formüle kendin ulaştıysan daha güzeldir. Başkalarının ulaştığı formülün hikayesini, hikayesi başlamadan önceki hikâyeleri bilmek lazım. Bir de bu formülün yaratacağı hikayeleri de hayal etmek lazım. Biz buna felsefe tarihi diyoruz. Din felsefesini bilmeden dini, hukuk felsefesini bilmeden hukuku, eğitim felsefesini bilmeden eğitimi anlamak ve yapmak ne kadar doğru?

Hayvanlar hakkında bilgi sahibi olmadan, hayvanların iç yapıları, organları, kemik, ilik, sinir, yağ vs. konular hakkında bilgi sahibi olmadan kasap olmak gibi bir şey, et lokantası açmak gibi bir şey!  Mümkün mü? Asla. Geleceğe dair çözümün formülü de bellidir, formülün nasıl yazıldığının hikayesi de bellidir fakat sorun bu formülün nasıl bir felsefeyle yazıldığının bilinmediğin de olduğu da bellidir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.