Barış Karabulut’un Mezarlık Kazılarında Büyüyle Karşılaşma Hikayesi: Tedirgin eden macera, gizemli ritüeller ve karanlık sırlar sizi sürükleyici bir yolculuğa çağırıyor.
Diyarbakır’da uzun yıllardır mezarlıkları kırsal alanlarda çalışarak yapan Barış Karabulut, her kazımda gördüğü manzaraya karşı ilk günkü şaşkınlığını yaşıyor. Kağıtlara çizilmiş kadın figürleri, kullanılan kaşıklar, kuzu kafaları ve kutulara yerleştirilen büyülü objeler onun için her seferinde dikkat çekici görüntüler arasında yer alıyor. Bunları gördükçe, eski alışkanlıklarını hatırlatan bu öğelerle karşılaşmanın şaşkınlığıyla hareket edinmeden yakıp imha etmek için adımlarını hızlandırıyor.
15 yılda yaklaşık 100’e yakın büyüyle karşılaştığını söyleyen Karabulut, bu işi yapan diğer mezarcı arkadaşlarının da benzer durumlarla karşılaştığını belirtiyor. Onlar da büyüleri bulup yakarak imha ettiklerini ifade ediyor. “Köylerde ve farklı bölgelerdeki mezar taşlarını yapıyoruz. Büyüler, mezarı açarken veya kalıbı bağlarken karşımıza çıkıyor; bir veya iki kürek vurulduktan sonra kendini gösteriyorlar,” diyen Karabulut, büyüleri gördükten sonra hemen imhaya yöneldiğini aktarıyor. Büyülerin amacı ise ölüye değil diriye yapıldığı için etkisinin sonsuza kadar sürmesi olarak anlatılıyor. Genelde kağıt ve kaşık kullanımı öne çıkıyor; hatta bazen kutulara konulmuş büyülerle karşılaşıyoruz. Bir ay önce, atletlerin üzerinden kesilerek yazılmış olanlar da bulunmuş; bunlar da yine aynı şekilde kutulara konulmuş.
“15 yıldır bu işin içindeyim; yaklaşık 70–80 arası büyü tespit ettim. Benim dışımda diğer mezarcı arkadaşlarım da aynı çabayı gösteriyor ve büyüleri yakıp imha ediyorlar,” diye ekliyor Karabulut. Bu açıklamalar, mezarlık yapıları ve büyülerin nasıl kullanıldığına dair geniş bir çerçeve sunuyor ve bölgedeki uygulamaların çeşitliliğini gösteriyor.