Bahçeli, CHP yönetimini ve Gazze gelişmelerini değerlendirerek güncel gündemi akıcı ve net bir bakışla analiz ediyor.

Gündemin önemli başlıkları arasında yer alan gelişmeleri değerlendirirken Devlet Bahçeli, Türkgün’e yaptığı açıklamalarda siyasi tutumların ve hukuki süreçlerin arasındaki ilişkiye vurgu yaptı. CHP’nin mevcut konumunu eleştiren Bahçeli, yolsuzluk iddialarına karşı duruşun gerekli olduğunu ifade etti. Ümit ederim ki gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte partinin kendi iç dengesi ve sorumluluk bilinci güçlenir, yanlış yollardan dönülür.
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma Komisyonu’nun 18’inci toplantısının ardından, dinleme ve istişarenin ötesine geçildiğini belirtti. Komisyon üyelerinin PKK’nın kurucu önderiyle İmralı’da görüşmesi, yasal düzenlemelerin tamamlanması için ortak iradeyi gerektirdiğini düşündürdü. Bahçeli, siyasi, demokratik ve hukuki boyutların süratle hayata geçmesi gerektiğini vurgulayarak, milletin barış ve toplumsal huzur için kararlı adımlar atacağını ifade etti.
CHP içindeki son kurultaylar ve hizipleşme iddiaları konusunda ise Bahçeli, CHP’nin tarihsel çizgisinden sapmış görüldüğünü dile getirdi. Parti yönetiminin yolsuzluk suçlamalarıyla yüzleşmesi gerektiğini söyledi ve “yargıya güvenin tam olduğunu” belirtti. CHP’nin kendi iç meselelerine dair değerlendirme yapmayı kendi sorumluluğu olarak gördüğünü, ancak hesabın sorulması gerektiğini belirtti.
Gazze konusundaki yaklaşım ve İsrail’e karşı süregelen baskılar hakkında ise Türkiye’nin pozisyonunun net olduğuna değindi. Çok taraflı gündemlerde, iki devletli çözümün temel hedef olarak korunması gerektiğini savundu ve Gazze’nin insani durumuna dikkat çekti. İnsan hakları ve güvenliğin her devlet için önemli olduğunu vurguladı; ateşkesin ve insani yardımların korunması gerektiğini ifade etti.
Papa’nın Türkiye ziyareti ile ilgili olarak, Papa’nın temaslarının Türkiye-İsviçre ilişkilerindeki rolünü eleştirdi. Vatikan ziyaretinin, dini ritüellerle milli kimliğe yönelik bir algı yaratma çabası olarak görülebilecek yönlerini işaret etti. İznik Konsili ve 1700 yıllık tarihi bağlamında, dini simgelerin siyasal işlevlerle kullanılması konusundaki kaygılarını dile getirdi. Müslüman vatandaşların inanç özgürlüğüne saygı duyulduğunu vurgularken, dini temaların siyasi amaçlarla istismar edilmesini reddetti.
İleriye dönük duruş olarak, milli kimliğin ve değerlere bağlılığın korunmasının önemini vurguladı. Türkiye’nin istiklali ve milletin iradesinin baskı altına alınmaması gerektiğini, bu tür tartışmaların ülkenin bağımsızlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratmaması gerektiğini belirtti. Konsil hafızasının yeniden canlandırılması çabalarına karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.