Atatürk’ün soyadıyla yaşayan 102 yaşındaki Rana Özdeş’in gurur dolu hikâyesi ve mirasa bağlılıkla topluma ilham veren hayatı.

Kayınpederinin sınıf arkadaşı olan Mustafa Kemal Atatürk ile Kırşehir ve Kara Harp Okulu yıllarından, hayatlarının farklı dönemlerinde kurulan bağlar, Rana Özdeş’in ailesinin soyadına da yansıyor. Özdeş ailesinin öyküsü, Atatürk’ün kendi imzasıyla kendilerine ödünç verdiği soyadının 79 yıldır taşımasıyla şekilleniyor.
Rana Özdeş, kayınpederi Lütfi Müfit Özdeş’e “Özdeş” soyadını veren belgeyi Şark Vilayetlerinden birinin onuruyla değil, Atatürk’ün kişisel kararıyla aldıklarını dile getirirken, bu soyadının kendisi için bir miras olduğunu vurguluyor. Atatürk, ailesinin hikâyesine tanıklık eden bu adla, Özdeş ailesinin tarihinde özel bir yer açtı.
Rana Özdeş, kayınpederinin öğrenci yıllarından beri Atatürk’le olan bağını ve bu bağın kendisine uzanan bir miras olarak görüldüğünü belirtiyor. Aile kayıtlarına göre kayınpederinin 1940 yılında hayatını kaybettiğini söyleyen Özdeş, kendisinin 1946 yılında ailesine katıldığını hatırlatıyor. Eşinin 2006’da kaybı ve altı çocukları olduğunu ekliyor.
Evlenirken aldığı, 79 yıldır gururla taşıdığı soyadı hakkında Özdeş, Atatürk’ün kendi soyadı olarak gördüğü bu kelimelerin, hayatı boyunca kendine güç verdiğini ifade ediyor. Özdeş, “Sana bir soyadı verdim, başka bir isim almayacaksın. Ben kendi özümü sana veriyorum,” sözlerinin arkasında yatan anlamı şimdi daha net anladığını paylaşıyor.
“10 Kasım’da Dualar Okurum” diyerek Atatürk’ün anısını yüreğinde taşıyan Özdeş, doğum tarihinin 1927 olarak kayıtlı olduğunu ancak gerçek doğumunun 1923 olduğuna dair konuşmalarını da hatırlatıyor. Atatürk’ün Kadirli’ye ve sonrasında Kayseri’ye olan ziyaretlerinde bile ailesinin hayatında izler bıraktığını anlatıyor. Kendisi için en anlamlı günler, 10 Kasım’da yürekten dua etmek oluyor; bu duayla geçmişe ve Atatürk’e dair bağlılığını sürdürmeye kararlı.
Rana Özdeş, Atatürk’ün verdiği soyadıyla yaşamını sürdürürken, bu soyadının kendisine ve ailesine olan onurunu her gün hatırlatmasını diliyor. Onun için bu, sadece bir isim değil, bir anı ve bir vicdan bağıdır.