DOLAR
41,3597
EURO
48,5779
ALTIN
4.844,43
BIST
10.372,04
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
26°C
İstanbul
26°C
Parçalı Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
26°C
Salı Parçalı Bulutlu
26°C
Çarşamba Çok Bulutlu
26°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
24°C

Aşklar ve Hayaletler Üzerinden Kadın Sesleri: Şule’den Selin’e İçsel Tekinsizlikler

Aşklar ve hayaletler üzerinden kadın sesleri: Şule’den Selin’e içsel tekinsizlikler, duygusal bir yolculuk ve sözlü direnişin kırılgan yankıları.

Aşklar ve Hayaletler Üzerinden Kadın Sesleri: Şule’den Selin’e İçsel Tekinsizlikler
14.09.2025 07:42
A+
A-

Ümran Avcı- Ayşe Burçak’ın yeni romanı, okuru karakterlerin iç dünyasına götürürken toplumsal dinamikleri de ince dokunuşlarla kuruyor. Burçak, “En Beklemediğin Anda” öykü dosyasıyla 2024 Varlık Yayınları Yaşar Nabi Nayır Ödülleri’nde ikincilik elde ettiği deneyimden güç alıyor ve kitabında 12 öykünün izinde insanlığın iyilik ve kötülük geri planlarını tiyatroya çeviriyor. Karakterler, saplantılı aşkların tekinsizliğine, hayaletlerin esirliğine ve kadınların görünmez yaralarına odaklanıyor.

Açılıştaki “Beni de Seversin Şule” öyküsü, sıradan bir merakı zamanla gözetlemeye ve sahiplenme arzusuna dönüştüren bir süreci irdeler. Anlatıcı, Şule’nin hayatını sosyal medya üzerinden öğrenir; bu bilgi fazlası, ona yakınlık yanılsaması sunar fakat Şule için görünmez olan o kişidir. Buradaki asimetri, kadınların günlük karşılaştıkları tekinsiz erkek bakışını gösterir. Karakterleri şeytanileştirmekten ziyade onların sıradanlığını ortaya koymak istedim; çünkü bu insanlar çoğu kez uzakta değil, yanımızdan geçen erkeklerdir. Bu sıradanlık, öyküyü daha rahatsız edici kılar.

“En Beklemediğin Anda”, eğitim ve işin hayatı nasıl yapıştırdığı konusunu öne çıkarır. Eksiklikler nedeniyle savrulan kadınların hikâyesi, Zehra’nın öğretmen olarak atama mücadelesi üzerinden anlatılırken, bir yandan arkadaşları Gözde’nin dünyası ve tamirci Yavuz ile kurulan bağ da bu boşluğun etrafında şekillenir. Karanlığı göstermekle yetinmiyorum; direnç ve umut da bu tabloda yer buluyor. Bu öyküdeki savruluş ile dayanışma arasındaki gerilim, okuyucuya kadının içsel gücünü hatırlatır.

“Sevgili Arkadaşım Selin” ise beden üzerinden kurulan sosyal etkileşimleri ve bedenin değerini yörüngesinde ele alır. Lisenin gençliğinde beden görünürlüğünün bir mübadele alanı haline gelmesi, Selin’in bir dönem sınıfın parlayan yüzü olarak yükselmesi ve sonra kilo değişimlerinin getirdiği damgalama, karakterlerin kimlik arayışını aydınlatır. Depresyon ve yeme bozukluğu ile mücadele eden Selin, yeniden kabul gördüğünde bile içsel bir yorgunluğun izlerini taşır. Bu öykü, gençlikte bedenle kurulan ilişkinin toplumsal baskılarla birleştiği noktaları cesurca ortaya koyar.

“Bak, buradaki sessizliği duydun mu?” Bu cümle, öykülerdeki alt metnin anahtarını verir: Kimse gerçekten dinlemiyor; kadınların mutsuzluğu çoğu zaman küçümseniyor. Böyle bir tablo, duyguların bastırıldığı ve dışa vurumun zayıf kaldığı bir ortam yaratır. Duyulmamış çığlıklar ve ertelenmiş yaşamlar, hayaletlerle sembolize edilir. Yazar, didaktik olmadan bu meseleleri ele almayı başarır; okuyucuya “Bak, bu sessizliği duydun mu?” sorusunu yönelterek sosyal bir meseleye değil, gerçek hayata odaklanmasını sağlar. Bu yaklaşım, metni sadece bir kurgu olarak değil, yaşanan bir deneyim olarak karşılaştırmalı bir güçle sunar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.