Anadoludakiler: Sofun Zamansız Yolculuğu—Kültürel Hafıza ve Yerel Üretimin Gücü

Giriş niteliğinde bulunan konuşmalarda, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde açılan sergide sof kumaşının geçmişten günümüze taşıdığı değerler ve bu mirası güncel üretim kıstaslarına nasıl taşıdıkları vurgulandı. Bakanlık yetkilileri, Türkiye’nin coğrafi işaretler ve geleneksel ürünler açısından Avrupa’da birinci ve dünyada ikinci konumda bulunmasının altını çizdi; bu başarı, köklerinden kopmayan kooperatifler ve girişimcilerin çabalarıyla perçinlendi.

Mehmet Fatih Kacır, “81 İl 81 Ürün Programı” ile kadim Anadolu ürünlerine küresel marka değeri kazandırmak amacıyla hayata geçirdikleri çalışmaları özetledi. Bu kapsamda 51 projeye toplam 358 milyon lira kaynak aktarıldığını duyurdu. Özellikle Ankara’da sof kumaşını yeniden canlandırmaya yönelik atölyeler kurulduğu bilgisini paylaşan Kacır, AR-GE çalışmalarıyla sofun orijinal dokusuna sadık kısımlarının yeniden üretildiğini ve ticarileşme süreçlerinin hız kazandığını belirtti. “Zamansız Zarafet: Sof Dokumanın Yeniden Doğuşu” projesiyle üretim kapasitesi artırıldı ve satış hacmi genişletildi; bu süreçte, Mahmut Paşa Bedesteni gibi mekânlarda düzenlenen etkinlikler mirasın canlı tutulmasına katkı sağladı.

– 51 PROJEYE 358 MİLYON LİRA KAYNAK AYRILDI ifadesiyle öne çıkan program, sofun özgünlüğünü ön plana çıkarıyor. Ankara Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle sof kumaşının üretimi, tanıtımı ve pazarlaması güçlendirildi; Kızılcahamam, Çamlıdere, Güdül, Altındağ ve Ayaş’ta dokuma atölyeleri kuruldu. İz Ankara El Sanatları ve Tasarım Merkezi’nde gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme çalışmaları sonunda sof dokuması yeniden hayata geçirildi ve ustaların emeği ekonomik karşılık buldu.

Düzenlenen etkinlikler ve sergilerle sof kumaşının tasarım ve üretim gücü dünyaya tanıtılırken, Anadolu’nun mirası genç kuşaklara aktarılıyor. Bu süreç, yerel üreticilerin gelirini artırmayı, kadın istihdamını desteklemeyi ve girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi hedefliyor.

– HASSASİYETİMİZİN BİR GÖSTERGESİ olarak nitelendirilen çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un değerlendirmeleriyle pekiştirildi. Ersoy, Türkiye’nin kültürel mirasına sahip çıkma bağlamında son 23 yılda elde edilen ilerlemeyi hatırlatırken, yerli ve uluslararası düzeyde eserlerin korunmasına dönük çabaların artırıldığını ifade etti. Sof kumaşının yeniden dokunmaya başlaması, tarihimize ve kültürümüze duyulan hassasiyetin somut bir göstergesidir; bu süreç, tasarım ve üretim gücünün dünya çapında tanıtılmasına da katkı sunmaktadır.

Ankara keşisinin tiftiğinden elde edilen sof kumaşının, yazın serin, kışın sıcak tutan doğal özellikleriyle gündelik kullanımı aşan bir ticaret unsuru haline geldiğini anlatan Ersoy, bu mirasın, ustalık, emek ve sabrı gerektiren bir zanaat olarak değerlendirildiğini belirtti. Projenin kadın girişimciler, zanaatkarlar ve araştırmacılar için kapsayıcı bir ekosistem oluşturduğunu ifade eden Ersoy, tüm bu süreçlere emeği geçenlere teşekkür etti.

– KÜLTÜREL HAFIZA GÜÇLENDİRİLDİ Ankara Valisi Vasip Şahin ise İz Ankara Tasarım ve Sanatları Merkezi’nin 2018 yılında başlayan ve 2020’de faaliyete geçen çalışmalarını özetledi. Merkezin amacı, Ankara’ya özgü değerleri modern tasarımla buluşturmak, geleneksel el sanatlarını ve yerel üretim kültürünü koruyarak gelecek nesillere aktarmak olarak açıklandı. Sof, Nallıhan kilim dokuma ve gümüş takı gibi alanlarda üretimin sürdürüldüğü merkezde, 400 yıllık sof geleneğinin yeniden canlandığı ve kültürel hafızanın kuvvetlendiği kaydedildi.

– SOF KUMAŞI DİĞER ÜRÜNLERDEN ÖNE ÇIKAN FARKLILIĞI diye vurgulanan nokta, Ankara tiftik keçisinden üretilen sof kumaşının mikron kalınlığı, ince dokusu ve dayanıklılığıyla dünya çapında tanınmasıydı. Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, 35 kıyafetin görücüye çıktığını açıklarken, sof kumaşının geçmişteki ticari rolünü yeniden canlandırma çabalarına dikkat çekti. Şimşek, projenin Emine Erdoğan’ın öncülüğünde daha görünür hale geldiğini belirterek, yerelde üretimin canlandırılması amacıyla yürütülen çalışmaları özetledi.