Altın fiyatlarındaki yeni zirveler ve Fed’in gevşeme beklentileriyle ekonomideki gelişmeleri özetleyen güncel bir analiz.
Altının ons fiyatı, yılın ilk 9 ayında Fed’in gevşeme döngüsüne dair artan beklentiler, ABD hükümetinin kısmi kapanması ve süregelen jeopolitik risklerin etkisiyle hafta sonu kapanışlarına kadar yükselerek 3 bin 871 dolara çıktı. Piyasalar 2025’e, enflasyon-resesyon ikilemiyle merkez bankalarının para politikalarında gevşeme sinyalleri vereceği ihtimalini fiyatlarken, dolar endeksindeki zayıflama ve küresel belirsizlikler altında güvenli liman talebini güçlendirdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla gündeme gelen tarife politikaları ise enflasyon baskılarını artırarak Fed’in genişlemeci hareket alanını sınırlayabileceği endişelerini tetikledi.
Bu dönemde artan bütçe açığı endişeleri de altının değer kazanmasını destekledi. Federal hükümetin bütçe tasarısı geçememesi nedeniyle geçici bütçeyle faaliyetlerini sürdürmesi gerekliliği, 2018–2019 yıllarında yaşanan 35 günlük kapanmanın benzeri bir senaryosunu akla getirirken piyasalarda kırılganlığı artırdı. Dünya genelindeki Merkez Bankalarının altın alımları ve Çin’den gelen güçlü talep, fiyatları yukarı yönlü iten temel dinamikler arasında yer almaya devam ediyor.
ONS ALTIN YILIN 9 AYINDA YÜZDE 47,6 YÜKSELDİ
Bu gelişmelere bağlı olarak, altının ons fiyatı bu yılın 9 ayında yaklaşık %47,6 artışla 3 bin 871 doları aştı. En sert aylık yükseliş ise eylül ayında kaydedildi ve %11,9’a ulaştı. Şubat–Nisan dönemlerinde ons, tarihi zirvelerini yenileyerek giderek kuvvetlenen bir yükseliş trendi gösterdi. Eylül ayında altın onsu 3 bin 871,69 dolar ile yeni bir zirve görürken, yılın 9 ayını tamamladıktan sonra 1 Ekim’de 3 bin 895,36 dolara tırmandı. Ayrıca, 1979 yılından bu yana yıllık bazda görülen en büyük artışlar için potansiyel zemin oluşuyor; 1979’da yatırımcısına yaklaşık %126,5 kazandıran bu metal için önceki yıllık rekorlar gündemde yer almaya devam ediyor.
Analistler arasında, hükümet kapanmasının siyasi istikrar üzerindeki etkileri ve Fed’in bağımsızlığı konusundaki endişeler nedeniyle yükselişin hız kazanabileceğine dair görüşler ön planda. Ole Hansen, altındaki yükselişin temelini merkez bankalarının talebinin güçlenmesiyle açıklıyor; bu durum geçmişte de uzun vadeli yükselişlerin başladığı bir süreç olarak kaydedildi. Hansen’e göre, 2001–2011 arasındaki dönemde altın 260 dolardan başlayıp Ağustos 2011’de 1825 dolara kadar yükselmişti.
1 EKİM’DE YENİ BİR REKOR DAHA
Hansen, yılın 9 ayını tamamladıktan sonra 1 Ekim’de ons fiyatının 3 bin 895,36 dolara ulaşmasının da bir gösterge olduğunu belirterek, kısa vadede 4 bin dolarlık hedefin konuşulmaya başlayabileceğini, ancak Fed’in bağımsızlığına yönelik kaygılar ve politika kararlarının piyasalarda olumsuz sürprizlere yol açabileceğini ifade etti. Fed’in bağımsızlığına ilişkin endişeler ve para politikası üzerindeki siyasi etkilerin altını daha da cazip hale getirdiğini vurgulayan Hansen, ABD’deki kapanmanın yarattığı kırılganlık hissinin hızla büyüyebilecek bir ralliyi tetikleyebileceğini sözlerine ekledi.