Ahsen Meva Davası ve Türkiye’de bebek sağlığına dair sorumluluk incelemesi: hukuki gelişmeler, sağlık politikaları ve koruma mekanizmaları üzerine özet bir bakış.

Hacer Ersoy Çetiner ile Ahmet Çetiner çiftinin kızları Ahsen Meva’nın yaşamı, doğumdan itibaren başlayan sağlık sorunları ve sonrasında yaşanan mücadelelerle Türkiye’de yoğun medya ilgisiyle gündeme geldi. Ahsen Meva, 35 hafta hamilelikte özel bir hastanede doğdu; doğum sonrası geçici nefes darlığı nedeniyle yoğun bakıma alındı. Ancak kısa süre sonra durumunda ağırlaşma görüldü ve bebek, Sincan şubesine, ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevk edildi. Beyin tomografisinde kafatasında kırık ve yüz/baş kısmında morluklar saptandı ve 17 günlükken hayatını kaybetti.
Dava ve soruşturma süreci – Aile, bebeğin özel hastanede düşürüldüğünü iddia ederek suç duyurusunda bulundu. Soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporu, kafa travmasıyla ilişkili kırıklar ve yaygın kanamalarla ölümün bağlantısını işaret etti. Rapor, bebeğin doğumundan 3 gün sonra meydana gelen travmayı öne çıkarırken, bebeğin izlemiyle ilgili hastane kayıtlarının da incelenmesini gerektirdi. Bu gelişmeler doğrultusunda başhekim ve ilgili sağlık çalışanları hakkında “taksirle ölüme neden olma” iddiasıyla dava açıldı ve yargılamaya Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor.
Aile’nin anlattıkları – Anne Hacer Ersoy Çetiner, bebeğin doğumunda sağlıklı olduğunu, ilk kontrollerde hafif bir solunum sorunu nedeniyle yoğun bakıma alındığını belirtiyor. Ersoy, gece saatlerinde bebeğinin kötüleştiğini ve Sincan’a sevk edildiğini dile getirirken, kafatasında şişlik ve sağ gözün morarması gibi belirtileri hatırlattı. “Refleksi olmayan bir bebekle karşılaştık. Bu durum beni dehşete düşürdü” sözleriyle yaşanan üzücü anları paylaştı.
Görgü tanıkları ve avukat açıklamaları – Avukat Merve Uçak, sürecin başından itibaren sağlık personelinin kusurlu bulunduğunu belirtti. Mesleki sorumluluk kurulu ve bilirkişi raporları, travmanın oluşumunda hekim ve hemşirelerin ihmali olabileceğine işaret etti. Ayrıca çalışma izni olmayan hekimlerin hastanede çalıştığına dair bulgular ve nöbetçi hekimin muayene etmediğine dair bulgular da iddianamede yer aldı. Şu anda dava süreci sürüyor ve kamu davası kapsamındaki yargılama ilerledikçe eylemlerin taksirli hareket olarak sınırlanması gerekip gerekmediği değerlendirilecek.