AB pazarı için Çin kökenli ucuz ithalatı yeniden yapılandıran analiz: gümrük vergileri ve yuan değeriyle stratejik kararlar.

Avrupa, Çin kökenli ucuz ürün akışının yeniden canlandığı bir döneme girerken, kapasite fazlası ve yuanın değer kaybı, Çinli üreticilerin pazar payını güçlendirmek adına maliyetleri düşürmesini teşvik ediyor. Bu gelişmeler, Avrupa üreticilerini iki on yılda bir kez karşı karşıya kaldıkları bir ucuz Çin ürünü şokuyla yüzleşmeye yöneltiyor ve Avrupa sanayi tabanında yeniden dengeler aranıyor.
Çin ekonomisi iç talepteki zayıflama ve düşen fiyatlar nedeniyle baskı altında kalırken, devlet destekleriyle üretimi çeşitli pazarlara kaydırmaya odaklanıyor. ABD ile ticaret savaşı konusundaki baskılar da bu geçişi etkiliyor; yuanın değer kaybetmesi Çin mallarını dış pazarlarda daha rekabetçi kılıyor. Avrupa tarafında ise Çinli üreticilerin giyimden ev aletlerine, mobilyadan yüksek teknolojili ürünlere kadar geniş bir yelpazede ihraçları artıyor. Avrupa pazarında bu dönemde entegre devre ve endüstriyel robot ihracatında kayda değer yükselişler görülüyor ve fiyatlar bu ürün gruplarında düşüyor.
AB’nde enflasyon üzerinde doğrudan etkisi olan ithal malların fiyatları ortalama olarak yüzde 20 civarında geriledi. Avrupa Merkez Bankası, Çin ile ticaretin yön değiştirmesinin 2026’da enflasyon üzerinde hafif bir düşüş yaratabileceğini öne sürüyor. Ancak bu süreç, Avrupa’nın enerji maliyetlerini düşürme ve yeşil dönüşümü hızlandırma hedefleriyle çatışabiliyor; pek çok enerji ekipmanı Çin menşeli olduğundan sert gümrük vergileri bu alanda yeni engeller oluşturuyor. Yine de bazı üye ülkeler için Çin yatırımları özel bir öneme sahip; pil ve elektrikli araç fabrikaları bu yatırımların merkezinde yer alırken, yatırım ve istihdam getirileri siyasi etkilerin kaymalarına yol açabiliyor.
AB’nin Çin ile geniş çaplı bir ticaret savaşını istemediği belirtiliyor; çünkü Avrupa için Çin, büyük ölçüde ihracat pazarı ve ara malı tedarik kaynağı konumunda. Ayrıca enerji maliyetlerini düşürme ihtiyacı, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarını hızlandırsa da bu alanda kullanılan ekipmanların büyük kısmı Çin kökenli. Bu tablo, yeşil dönüşümü hızlandırmanın maliyetlerini artırabilir ve lojistik olarak hassas sektörlerde baskıyı sürdürebilir. Bazı AB ülkeleri için Çinli yatırımlar önem taşısa da bu durum, geleneksel Avrupalı üreticilerin rekabet gücünü zayıflatabiliyor.
Zayıf yuan ve artan rekabetyla Çinli ihracatçıların Avrupa piyasasındaki avantajı sürüyor. Yuanın avro karşısında son 10 yılın en düşük seviyesini gördüğü bir dönemde, dolar karşısında sınırlı da olsa değer kazanması Pekin’in küresel kullanım hedefini gündeme taşıyor. Çin’in mal ticareti fazlası, Noel öncesi dönemde 1 trilyon dolar eşiğini aşarken, özellikle AB’ye olan ihracatta artış kaydediliyor. Bu durum, Çinli üreticilerin ABD pazarı yerine Avrupa pazarına yönelmesini tetikleyebiliyor.
Yeni önlemler ve gelecek perspektifi olarak, AB Temmuz 2026’dan itibaren değeri 150 avroya kadar olan her pakete uygulanacak %3 vergi kararıyla ucuz ithalata karşı yeni bir düzenleme üzerinde uzlaşı sağlandı. Bu adım, özellikle çevrimiçi perakendeciler ve Shein, Temu gibi platformları hedefleyerek, uzun vadede ithal edilen ürünlerin tümünün ek maliyetlerle karşılaşmasına yol açabilir. Bu süreç, üretici ve ithalatçılar arasında maliyet paylaşımı konusunda tartışmaları tetikleyebilir ve AB’nin lojistik maliyetlerini de etkileyebilir.