102 yaşında Cemal Büyükdereli’nin yaşam hikayesi ve anılarıyla tarihi bir yolculuğa çıkın. İlham verici hayat hikayesi ve unutulmaz anılar burada.
Kahramanmaraş’ın en eski ve en saygıdeğer simalarından biri olan 1923 doğumlu Cemal Büyükdereli, bugün 102 yaşında olmasına rağmen hafızası ve deneyimleriyle adeta yaşayan bir tarih kitabı gibidir. Gününün büyük bir bölümünü, oğlunun konteyner iş yerinde geçirerek yaşamın zorluklarını ve güzelliklerini gözlemlemeye devam ediyor.
Geçmişteki Maraş’ı, savaş yıllarını ve mahalle yaşamını anlatırken, yaşadıklarının detaylarını ve yaşadığı değişimleri bizlerle paylaşıyor. Eski Maraş’tan, savaş yıllarından ve mahalle ortamından anılarını anlatırken, özellikle o dönemlerdeki dayanışma ruhunun ve komşuluk ilişkilerinin önemini vurguluyor. O yıllarda yokluk ve zorluklara rağmen insanların birbirine olan bağlılığı ve mutluluğu dikkat çekiyor.
Mustafa Büyükdereli, babasının hayat hikayesini anlatırken, ailesinin büyüklüğüne ve geçmişteki yaşam tarzına ışık tutuyor: “Benim babam ve onun babası, bu çarşıda esnaflık yapmışlar. Babam, peynir, süt ve yoğurt gibi ürünleri satardı. Babasının mesleği ise komisyonculuktu, özellikle kış aylarında yem işleri ve yaz aylarında buğday, tarhanalık gibi Maraş’a özgü ürünleri satarlarmış. Depremde iş yerimiz yıkıldı ve şu anda konteynerde kalıyoruz. Babam da yanımızda bulunuyor. Sabah 11 civarında geliyoruz, akşam 4 gibi ayrılıyoruz ve zamanımızı birlikte geçiriyoruz.”
Mustafa Bey, ailesinin büyüklüğünü de şöyle dile getiriyor: “Babama toplamda 7 çocuk ve 14 torun sahibi. Torunlarından evli olanlar ve çocuklarıyla birlikte yaşayanlar var. Hatta bazı torunlar üniversite eğitimine devam ediyor. Bayramlarda ve özel günlerde akraba ve hısım kalabalığıyla dolup taşıyor evimiz. Babam, geçmişte birçok macera yaşamış, askerlik anılarını büyük bir sevgiyle anlatır. Maraş’ın kabadayılarından biriymiş, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel gibi önemli liderleri görmüş. Hayat tecrübeleriyle gençlere örnek oluyor.”
Cemal dede, sağlıklı kalmanın sırrını ise şu sözlerle anlatıyor: “Eski zamanlarda bol süt ve yoğurt tüketirdik. Bu sayede güçlü ve dayanıklı olurdum. Ayrıca, gençlik yıllarımda güreş tutmayı severdim. Bir keresinde 5-6 kişiyi güreşerek yere serdiğimi anlatırım. Bu güreşler sırasında hakemler omuzlarımıza alır, dükkana getirirdi. Babam da bana bu başarılarımı ödüllendirir, kurabiye ve ikramiye verirdi.”
Askerlik yıllarını ise şu şekilde anlatıyor: “36 ay askerlik yaptım, Siirt, Bitlis ve Diyarbakır gibi doğu illerinde görev aldım. Bu süreçte farklı bölgeleri gezip, yeni kültürler tanıma fırsatı buldum. Hayatım boyunca birçok zorluğu aşmış biriyim, ama her zaman sevgi ve dayanışma ile ayakta durdum.”