Vedat Kurt’un işyeri işkence girişimiyle ilgili olay ve mahkeme görüşmeleriyle ilgili güncel ve güvenilir bilgiler.

Surucelı Vedat Kurt, 2020 yılında Antalya Kepez’deki sanayi sitesinde çalışmaya başladı. Yaklaşık on ay süren çalışma döneminde maaşını eksik aldığı iddiasıyla karşı karşıya kaldı; talep ettiği ücret karşılığını alamayınca, birikmiş alacağının 70 bin liraya ulaşması üzerine iş yerinin patronuna ait 15 bin lirayı alarak İstanbul’a gitti. İş yeri sahipleriyle iletişimin kesilmesi üzerine kardeşleri, alınan parayı geri vermesini istedi. Kurt, Antalya’ya dönerek 15 bin lirayı iş yeri sahiplerine teslim etti.
İddialara göre, işyerinde A.T., O.T., S.T. ve A.A. tarafından depoya kilitlenen genç bir süre boyunca işkenceye maruz kaldı; dişleri kırıldı, vücudunda kesikler belirlendi, elleri ve kolları bağlandı, hamam böceği yedirildi. Şüpheliler bu zulmu cep telefonlarıyla da kaydetti. Olayın ardından Kurt, iş yerinden kaçıp kurtuldu ve cep telefonu kayıtlarındaki görüntülere ulaşarak suç duyurusunda bulundu.
BİLİRKİŞİ RAPORU: FOTOĞRAF VE VİDEO KAYITLARI BULUNDU
Açılan davada Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sunulan bilirkişi raporunda, S.T. ait olduğu tespit edilen cep telefonu ve kopya disklerde inceleme sonucunda DCIM/RESTORED klasöründe 19 fotoğraf ile bir video bulunduğu belirtildi. Görüntülerin 13-14 Ekim 2020 tarihli olduğu ve konum bilgilerinin Kurt’un çalıştığı iş yerine denk geldiği ifade edildi. Rapor, videodaki seslerin Kurt’un WhatsApp yazışmalarıyla benzerliği ve videodaki ifadelerin “Hırsızlık yaptım, uyuşturucu içtim” gibi sözlerle desteklendiğini kaydetti.
Antalya 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada SEGBİS ile katılan S.T., diğer sanıklar A.T., O.T. ve A.A.’nın müdafileri salonda hazır bulundu. Savcı, önceki mütalaayı tekrar etti. Katılan Vedat Kurt, adaletli karar için savunmasını vurgularken, celseler arasında dilekçesini tekrarladı ve şikâyetçi olduğunu belirtti.
“FOTOĞRAFLARINI BEN ÇEKMİŞ OLABİLİRİM”
Sanık S.T. savunmasında, suçlamaları kabul etmediğini ve dilekçeyi, müdafilerin yönlendirmesiyle imzaladığını ileri sürdü. “Fotoğrafları ben çekmiş olabilirim” ifadesiyle geçmişteki hatırlama konusunda net olmadığını belirtti. Diğer sanık avukatları da benzer şekilde savunmalarını dile getirdi. A.T.’nin müdafisi, yağma iddiasının asılsız olduğunu, telefonun gasp edildiğine dair delil bulunmadığını savundu. O.T.’nin müdafisi ise olayın ardından uzun süre iş yerine dönülmediğini ve delil elde etmek amacıyla geri dönülmesi iddiasının doğru olmadığını öne sürdü. A.A.’nın avukatı da müvekkilinin suçlama kapsamına girmediğini ve beraat talep ettiklerini belirtti.
Mahkeme, yağma suçundan beraat kararı verirken, TCK’nın 109. maddesi kapsamında sanıklar A.T., O.T., S.T. ve A.A.’nın ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan ayrı ayrı 6 yıl 12 ay cezaya çarptırılmasına karar verdi. Ayrıca S.T. hakkında silahla tehdit suçundan 3 yıl 1 ay ceza verildi. Cezaların infazı sırasında tutukluluk süresinin düşülmesi, kararın istinaf yoluna açık olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı hükmü de kararında yer aldı.
“İSTİNAFA TAŞIYACAĞIZ”
Duruşma sonrası Vedat Kurt, kararın yağma suçundan beraatle sonuçlanması konusunda üzüntü yaşadığını belirtti. Kendisinin, “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan verilen cezaların ağırlığından yakındı ve bu kararın hukuka aykırı olduğunu ifade etti. İstinafa başvurma niyetini açıkladı ve adaletin yerini bulmasını ümit ettiğini söyledi.