Hakan Fidan’ın Meclisteki anlatımıyla dış politika ve bölgesel istikrarı ele alan kapsamlı analiz. İçerik, stratejiler ve güncel perspektifler sunuyor.

Güncel bütçe görüşmeleri kapsamında Meclis Genel Kurulu, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın mali planlarını masaya yatırıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Meclis konuşması, küresel güvensizlik ortamına vurgu yapıyor ve dijital çağın getirdiği siber güvenlik rekabetinin öncelik kazanacağını belirtiyor. Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde izlenen gerçekçi dış politika yaklaşımıyla, global arenada barış ve istikrar için adımlar atılmasının altını çiziyoruz.
Barış ve istikrarı önceleyen dış politika ilkesinin, milli çıkarlarımızı uluslararası platformlarda savunmayı taşıdığına işaret ediliyor. Türkiye’nin Gazze’den Ukrayna’ya, Güney Kafkasya’dan Afrika’ya uzanan geniş coğrafyada yürüttüğü arabuluculuk rolünün, uluslararası itibarını güçlendirdiği vurgulanıyor.
Suriye’deki 10 Mart Mutabakatı’na vurgu ile sürecin istikrarı hızla destekleyeceği düşünülüyor. Bölgede huzurun tesisine yönelik çabaların devam ettiği ve SDG’nin 10 Mart Mutabakatı’na uyumunun hayati olduğu ifade ediliyor. Rejim değişiminin ardından ülkelerine dönüş yapan Suriyelilerin sayısının artması, Doğu Akdeniz’de adil paylaşım ilkelerinin savunulmasına olan bağlılığı güçlendiriyor. Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’in istikrarlı bir refah bölgesi olarak görülmesi, uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözümlere vurgu yapıyor.
Libya ve bölgesel iş birlikleri bağlamında Doğu Akdeniz’deki kilit ortağımızla sürdürülen tutarlı yaklaşım, sahadaki sükûnetin korunmasına katkı sağlıyor. 2025 boyunca da Libya’nın istikrarı ve bütünleşmesi için tek politika doğrultusunda çalışmaya devam edileceği ifade ediliyor. 2025 boyunca Mısır ile yürütülen temasların artarak sürmesi ve 2026’da Türkiye-Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının planlandığı belirtiliyor. Irak ile diyalogun ise bölgesel istikrar için özel önem taşıdığı vurgulanıyor.
ABD ile ikili ilişkiler ve savunma sanayii alanında atılan adımlar, Washington ile yapılan kritik görüşmelerin ve Kasım ziyaretlerinin, ulusal güvenliğin temel taşlarını oluşturduğunu gösteriyor. Erdoğan-Trump görüşmesiyle kaydedilen kilometre taşı niteliğindeki diyaloglar sonrası, savunma sanayii kısıtlamalarının kaldırılmasına yönelik çabaların kesintisiz sürdüğü ifade ediliyor. Bölgesel konularda ABD ile ortak çıkarlar ekseninde diyalog ve işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. NATO çerçuvasında Türkiye’nin güvenilir ve yüksek kapasitede bir ortak olduğu, savunma sanayii alanında kısıtlamaların uygulanmaması gerektiği görüşünün sürekli dile getirildiği belirtiliyor.